Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti.
- The salesperson persuaded her to buy the dress.
O ekili alanın satışını büyük miktarda gerçekleştirdi.
- He realized a large sum by the sale of the plantation.
Tom Mary'nin fırın satışında yardım etmeye istekli olacağını farzediyor.
- Tom assumes Mary will be willing to help with the bake sale.
İstek listendeki öğelerden biri satlıktır.
- One of the items on your wish list is on sale.
Bunlar her yerde satılıyor.
- These are on sale everywhere.
Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti.
- The salesperson persuaded her to buy the dress.
Tom indirimli satışlarda bir kamera aldı.
- Tom bought a camera at a bargain sale.
Bu tişörtü indirimli aldım.
- I bought this T-shirt on sale.
Tom indirimli satışlarda bir kamera aldı.
- Tom bought a camera at a bargain sale.
O mağazada bir indirimli satış var.
- There is a bargain sale at that store.
Tezgahtar kız benimle ilgilendi.
- The sales girl waited on me.
Dükkânda güzel bir tezgahtar bana hizmet etti.
- A beautiful salesgirl waited on me in the shop.