sokma

listen to the pronunciation of sokma
التركية - الإنجليزية
insertion
biting
sticking in
stinging
inserting in, thrusting in, shoving in, sticking in; putting in
bite

I'm itching from mosquito bites. Do you have any ointment? - Sivrisinek sokmalarından kaşınıyorum. Herhangi bir merhemin var mı?

obtrusion
implication
prick
sokmak
tuck in
sokmak
sting
sokmak
insert

Do I have to insert coins first? - Ben önce parayı sokmak zorunda mıyım?

sokma yarası
sting
devreye sokma
(Telekom) commissioning
sok
plugin
sokmak
let in
sokmak
slide in
sokmak
introduce
sokmak
thrust
sokmak
put in
sokmak
{f} bite
tehlikeye sokma
(Ticaret) jeopardising
günaha sokma
temptation
sokmak
{f} land
devreye sokma
cut-in
hizmete sokma
(Askeri) activation
hizmete sokma sınaması
(Bilgisayar) commissioning test
sokmak
get

I don't want to get you into trouble. - Başını derde sokmak istemiyorum.

Tom doesn't want to get into trouble. - Tom başını belaya sokmak istemiyor.

sokmak
embed
sokmak
work into
sokmak
stick in
sokmak
prick
sokmak
involve in
sokmak
work in
sokmak
spatchcock
sokmak
dip
sokmak
plunge into
sokmak
work
sokmak
thrust into
sokmak
stinging
sokmak
embroil
sokmak
plug in
sokmak
stung
sokmak
permit in
sokmak
insert in
sokmak
reduce to
sok
{f} sting

I got a nasty sting from a wasp. - Bir yaban arısı beni soktu.

Where did the bee sting you? - Arı sizi nerede soktu?

sok
stung

Have you ever been stung by a scorpion? - Sen hiç bir akrep tarafından sokuldun mu?

I got stung by a bee. - Bir arı tarafından sokuldum.

sok
plug in
sok
{f} stinging

Why do bees die after stinging? - Arılar neden soktuktan sonra ölürler?

sokmak
stick

Stop sticking your nose into other people's business. - Diğer insanların işine burnunu sokmaktan vazgeç.

sokmak
involve
sokmak
get in

I don't want to get into trouble. - Başımı belaya sokmak istemiyorum.

Tom doesn't want to get in trouble. - Tom başını belaya sokmak istemiyor.

burnunu sokma
interference
Sok
(abbr. for sokak, sokağı) St. (street)
aklına sokma
implantation
araya sokma
intromission
burnunu sokma eğilimi
meddlesomeness
devreye sokma
switching on
düzene sokma
organizing
düzene sokma
planning
düzene sokma
regulation
hassas hale sokma
sensitization
her işe burnunu sokma
nosiness
her şeye burnunu sokma
snooping
iç içe sokma
pipelining
içine sokma
sticking in
içine sokma
implication
içine sokma
intromission
pelte haline sokma
jellifying
sok
insert

Tom inserted the key into the lock. - Tom anahtarı kilide soktu.

Tom inserted a DVD into the player. - Tom bir DVD'yi oynatıcıya soktu.

sokmak
work up
sokmak
drag
sokmak
ram
sokmak
implicate
sokmak
sink into
sokmak
immerse
sokmak
take into
sokmak
instil
sokmak
enter
sokmak
to insert in, thrust in, shove in, stick in, put in
sokmak
(arı vs.) sting
sokmak
dig into
sokmak
drive
sokmak
instill
sokmak
put

I don't want to put you to any trouble. - Seni sıkıntıya sokmak istemiyorum.

sokmak
(duruma) send
sokmak
(yılan) strike
sokmak
tuck
sokmak
to thrust into, to insert, to stick in, to put in, to plunge into, to dip, to poke; to let in; to sting, to bite; to introduce; to involve, to embroil; to put sb through sth, to put to
sokmak
(for an insect) to sting or bite; (for a snake) to bite
sokmak
engraft
sokmak
inject
sokmak
ingraft
sokmak
poke
sokmak
to smuggle (someone, something) into
sokmak
pitchfork
sokmak
to let (someone, something) in, admit (someone, something) to (a place), allow (someone, something) to enter
tekrar tedavüle sokma
remonetization
topu oyuna sokma
throw in
yerin dibine sokma
revilement
التركية - التركية
Sokmak işi
(Osmanlı Dönemi) VAHZ
Sokmak
tıkmak
sokmak
Bıçak, çakı, iğne vb. batırmak, saplamak
sokmak
Konuşma sırasında bir sözü, soruyu veya düşünceyi söyleyivermek
sokmak
Batırmak, saplamak (bıçak, çakı, iğne vb. için)
sokmak
Bir yere girmesini sağlamak, içeri almak: "Bizi içeriye aldı ve küçük bir odaya soktu."- F. R. Atay
sokmak
Böcek, zehirli hayvan iğnesini batırmak veya ısırmak: "Otların arasında bacaklarını yılan sokar."- R. N. Güntekin
sokmak
Dokunaklı, kırıcı veya acı söz söylemek
sokmak
İğnesini batırmak veya ısırmak; zehirlemek
sokmak
Belli etmeden kötü bir malı vermek
sokmak
İçine veya arasına girmesini sağlamak
sokmak
Karda yapılan patika
sokmak
Yasak bir malı gizlice getirmek veya götürmek
sokmak
Bir yere girmesini sağlamak, içeri almak
sokmak
Konuşma sırasında bir sözü, soruyu veya düşünceyi söyleyivermek: "Asım, fikrini birçok sözlerle sağlamlamaya uğraşırken, araya -Olmaz mı dersiniz, ne dersiniz?- gibi sualler sokuyor, cevap istiyordu."- R. H. Karay
sokma
المفضلات