O kadar çok televizyon izlemeseydi, çalışmak için daha fazla zamanı olurdu.
- If he did not watch so much television, he would have more time for study.
O kadar çok sigara içmesen iyi olur.
- You had better not smoke so much.
Diğerlerine çok fazla bağımlı olmamalısın.
- You must not depend so much on others.
Çok fazla ağırlık kaldırırken kolunu incitti.
- He hurt his arm lifting so much weight.
O kadar çok televizyon izlemeseydi, çalışmak için daha fazla zamanı olurdu.
- If he did not watch so much television, he would have more time for study.
O kadar çok sigara içmemeni tercih ederim.
- I'd rather you didn't smoke so much.
Kuniko hayatında daha önce hiç bu kadar çok içmedi.
- Kuniko has never drunk so much before in her life.
Bu kadar gürültü yapmayın.
- Don't make so much noise.
There is only so much you can remember.
So much, he replied, sprinkling a small pile of the powder on the table.
Identical twins are so much alike, it is difficult to identify them.
There has been so much snow, I can't open the door.
... They have too much of a public good. ...
... >>Male #2: We don't think very much of the Kiwis. ...