Şimdiye kadar, eyleminiz tamamen sebepsiz görünmektedir.
- So far, your action seems completely groundless.
Biz şimdiye kadar bunun üstesinden gelemedik.
- We haven't been able to handle this so far.
Şu ana kadar Texas'ı nasıl buldunuz?
- How do you like Texas so far?
O, şu ana kadar oldukça mutlu.
- So far, he has been extremely happy.
Sadece o kadar uzaklaşabilirsin.
- You can only go so far.
Şimdiye dek harika bir hayat yaşadım.
- I've had a great life so far.
Bildiğim kadarıyla böyle bir sözcük yok.
- So far as I know, there is no such word.
Bildiğim kadarıyla, o hâlâ bekâr.
- So far as I know, she is still unmarried.
insofar as (or that), to the extent that, to such an extent.
How is your driving lessons? - So far, pretty good.
... So so far that's been All Access on the phone. ...
... will be remembered far longer than any person of wealth or fortune. Einstein's reconceptualization ...