İşitebilmek için önde oturdu.
- He sat in the front so as to be able to hear.
Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık.
- We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Teşvik paketi ağır biçimde eleştirildi.
- The stimulus package was heavily criticised.
Dün çok yağmur yağdı.
- It rained heavily yesterday.
Bill babasının çokça sigara içmesinden nefret ediyor.
- Bill hates his father smoking heavily.
Tom aşırı derecede nefes alıyordu.
- Tom was breathing heavily.
Aşırı derecede yağmur yağıyor.
- It is raining heavily.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
- The building was heavily damaged by fire.
Eğer çok şiddetle yağmur yağmasaydı oyun iptal edilmezdi.
- The game would not have been called off if it hadn't rained so heavily.
Şiddetle yağmur yağdığı için okula geç kaldık.
- We were late for school because it rained heavily.
his heavily muscled arms.