Akşam yemeğinden sonra, George'nin babası onu bir kenara aldı.
- After dinner, George's dad took him aside.
Tom kitabı bir kenara koydu ve yukarı baktı.
- Tom laid the book aside and looked up.
Onun geçmesi için kenara çekildim.
- I stepped aside for him to pass.
O, onu ileride kullanmak üzere bir kenara koydu.
- She set it aside for future use.
Şaka bir yana, işe yarayabilir.
- All kidding aside, it may work.
Bunu benim için bir yana koy.
- Lay this aside for me.
İşitebilmek için önde oturdu.
- He sat in the front so as to be able to hear.
Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
- Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.