تعريف slow- في الإنجليزية التركية القاموس.
- <span class="word-self">slowspan>
- yavaş
Lütfen daha yavaş konuşun.
- Speak slower, please.
Lütfen daha yavaş konuşabilir misin?
- Could you speak more slowly, please?
- <span class="word-self">slowspan>
- yavaşlatmak
Döner kavşağın amacı trafiği yavaşlatmaktır.
- The purpose of a roundabout is to slow down traffic.
- <span class="word-self">slowspan> down
- yavaşlamak
Tom'un yavaşlamak için hiçbir planı yok.
- Tom has no plans to slow down.
Araba sürerken virajlarda yavaşlamak zorundasınız.
- When you are driving, you should slow down on corners.
- <span class="word-self">slowspan>
- ağır
Sahneyi ağır çekimde görmek istiyorum.
- I want to see the scene in slow motion.
Ağır öğrenenler sık sık okula gitmek istemezler.
- Slow learners often don't want to go to school.
- <span class="word-self">slowspan> down
- yavaşlatmak
Döner kavşağın amacı trafiği yavaşlatmaktır.
- The purpose of a roundabout is to slow down traffic.
- <span class="word-self">slowspan>-acting
- yavaş etkili
- <span class="word-self">slowspan>-setting cement
- geç katılaşan çimento
- <span class="word-self">slowspan>-burn
- yavaş yanmak
- <span class="word-self">slowspan>-witted
- mankafa
- <span class="word-self">slowspan>
- geç
Geçen ay iş biraz yavaştı.
- Business was a little slow last month.
Bu hafta zaman çok yavaş geçti.
- Time passed very slowly this week.
- <span class="word-self">slowspan>
- {f} yavaşlamak
Tom'un yavaşlamak için hiçbir planı yok.
- Tom has no plans to slow down.
Araba sürerken virajlarda yavaşlamak zorundasınız.
- When you are driving, you should slow down on corners.
- <span class="word-self">slowspan>
- ağır ağır
- <span class="word-self">slowspan>
- {s} kesat
İşler gerçekten kesatlaştı.
- Business has really slowed down.
Bu günlerde iş çok kesat.
- Business is so slow these days.
- <span class="word-self">slowspan>
- {s} hızı azaltan
- <span class="word-self">slowspan>
- {s} sıkıcı
Basketbolla karşılaştırıldığında, beyzbolun biraz yavaş ve sıkıcı olabileceği düşünülebilir.
- Compared to basketball, baseball might be considered a little slow and boring.
Oyun yavaş ve sıkıcıydı.
- The game was slow, and it was also boring.
- <span class="word-self">slowspan>
- {s} geri kalmış
Saat on dakika geri kalmış.
- The clock is ten minutes slow.
Saatimi ayarlamalıyım. Geri kalmış.
- I must adjust my watch. It's slow.
- <span class="word-self">slowspan>
- {s} geç anlayan
- <span class="word-self">slowspan>
- {s} geç olan
- <span class="word-self">slowspan>
- {s} uzun süren
- <span class="word-self">slowspan>
- ağrısız
- <span class="word-self">slowspan>
- ağırkanlı
- <span class="word-self">slowspan>
- ağırlaşmak
- <span class="word-self">slowspan>
- kaplumbağa gibi
- <span class="word-self">slowspan>
- yavaş giden
- <span class="word-self">slowspan>
- aheste
- <span class="word-self">slowspan>
- acelesiz
- <span class="word-self">slowspan>
- zor anlayan
- <span class="word-self">slowspan>
- geri (saat)
- <span class="word-self">slowspan> coach
- yavaş
- <span class="word-self">slowspan> down
- ağırlaşmak
- <span class="word-self">slowspan> down
- hızı azaltmak
- <span class="word-self">slowspan> down
- hızını düşürmek
- <span class="word-self">slowspan> down
- hızını almak
- <span class="word-self">slowspan> down!
- ağır ol
- <span class="word-self">slowspan> flowing water
- karasu
- <span class="word-self">slowspan> running
- rölanti
- <span class="word-self">slowspan> something down
- ağırlaştırmak
- <span class="word-self">slowspan> up
- yavaşlamak
- <span class="word-self">slowspan> up
- hızını eksiltmek
- <span class="word-self">slowspan> up
- yavaşlatmak
- too <span class="word-self">slowspan>
- çok yavaş
- unable to <span class="word-self">slowspan> down
- hızını alamamak
- be on a go <span class="word-self">slowspan>
- işi yavaşlatmak
- carburettor <span class="word-self">slowspan> idle adjusting screw
- karbüratör düşük rölanti ayar vidası
- go on a go <span class="word-self">slowspan>
- işi yavaşlatmak
- go <span class="word-self">slowspan>
- yavaştan almak
- go <span class="word-self">slowspan>
- acele etmemek
- <span class="word-self">slowspan>
- {f} yavaşla
Araba sürerken virajlarda yavaşlamak zorundasınız.
- When you are driving, you should slow down on corners.
Tom yavaşlamamı söyledi.
- Tom told me to slow down.
- <span class="word-self">slowspan>
- (up/down ile) yavaşlamak
- <span class="word-self">slowspan>
- (sögen) geri
- <span class="word-self">slowspan>
- kalın kafalı
- <span class="word-self">slowspan>
- asta
- <span class="word-self">slowspan>
- güç anlayan
- <span class="word-self">slowspan> down
- hızını eksiltmek
- <span class="word-self">slowspan> down
- yavaşlat
Döner kavşağın amacı trafiği yavaşlatmaktır.
- The purpose of a roundabout is to slow down traffic.
Ben Tom'u yavaşlatamam.
- I can't get Tom to slow down.
- <span class="word-self">slowspan> down
- (Fiili Deyim ) yavaşla(t)mak
- <span class="word-self">slowspan> down
- ağırlaştırmak
- <span class="word-self">slowspan> lori
- maymungiller ailesi
- <span class="word-self">slowspan> match
- barutlu fitil
- <span class="word-self">slowspan> motion
- ağır çekim
Sahneyi ağır çekimde görmek istiyorum.
- I want to see the scene in slow motion.
Onlar sahneyi ağır çekimle gösterdiler.
- They showed the scene in slow motion.
- <span class="word-self">slowspan> moving
- yavaş hareket eden
- <span class="word-self">slowspan> neutron
- yavaş nötron
- <span class="word-self">slowspan> the growth
- büyümesini yavaşlat
- <span class="word-self">slowspan> up
- yavaşla
- <span class="word-self">slowspan> up
- ağırlaşmak
- <span class="word-self">slowspan> wave
- yavaş dalga
- <span class="word-self">slowspan> down
- (deyim) hızını eksiltmek (araç),ağırlaşmak,yavaşlamak
- citta <span class="word-self">slowspan>
- Citta yavaş
- decelerate, delay, retard, <span class="word-self">slowspan> up
- Yavaşlatmak, gerizekalı kadar yavaş gecikme
- decelerate, <span class="word-self">slowspan> down
- Yavaşlatmak yavaşlatmak
- moving slowly; <span class="word-self">slowspan>-paced
- yavaş hareket; yavaş tempolu
- negotiation that advances at a <span class="word-self">slowspan> pace
- müzakere ki düşük bir hızda ilerler
- <span class="word-self">slowspan>
- yavaş; ağır, yavaş giden; uzun süren; yavaş yavaş etkileyen: a slow train yavaş giden bir tren. a slow convalescence uzun süren bir
- <span class="word-self">slowspan>
- yavaşlar
- <span class="word-self">slowspan>
- yava
- <span class="word-self">slowspan> boiling
- yavaş pişirme
- <span class="word-self">slowspan> cooker
- yavaş pişiren elektrikli tencere
- <span class="word-self">slowspan> couch
- yavaş kanepe
- <span class="word-self">slowspan> down
- Hızını eksiltmek (araç), ağırlaşmak, yavaşlamak
- <span class="word-self">slowspan> down
- yavaslat
- <span class="word-self">slowspan> grinding
- öğütme yavaş
- <span class="word-self">slowspan> lane
- şeritli yollarda yavaş gidilen şerit
- <span class="word-self">slowspan> moving inventory
- yavaş hareket eden envanter
- <span class="word-self">slowspan> moving traffic
- yavaş ilerleyen trafik
- <span class="word-self">slowspan> on the draw
- (deyim) Jetonu geç düşen, kalın kafalı
- <span class="word-self">slowspan> steaming
- Yavaş seyreden (gemi vs.)
- <span class="word-self">slowspan> storage
- yavaş depolama
- <span class="word-self">slowspan> the growth
- büyümesini yavaslat(mak)
- <span class="word-self">slowspan> worm
- yavaş kurt
- sluggish, <span class="word-self">slowspan>
- Yavaş halsiz
- sluggish; <span class="word-self">slowspan>
- tembel, yavaş
- the clock is <span class="word-self">slowspan>
- saat yavaş
- thickheaded, stupid, <span class="word-self">slowspan>-witted
- Aptal, kalın kafalı kalın kafalı
- be <span class="word-self">slowspan> in learning
- geç öğrenmek
- be <span class="word-self">slowspan> in learning
- öğrenmekte zorlanmak
- be <span class="word-self">slowspan> of speech
- yavaş konuşmak
- be <span class="word-self">slowspan> on the uptake
- geç anlamak
- be <span class="word-self">slowspan> on the uptake
- zor kavramak
- be <span class="word-self">slowspan> to
- hemen yapmamak
- be <span class="word-self">slowspan> to
- yavaş davranmak
- be <span class="word-self">slowspan> to
- geç davranmak
- be <span class="word-self">slowspan> to take offense
- alıngan olmamak
- be <span class="word-self">slowspan> to take offense
- alınmamak
- be unable to <span class="word-self">slowspan> down
- hızını alamamak
- by <span class="word-self">slowspan> degrees
- yavaş yavaş
- by <span class="word-self">slowspan> degrees
- azar azar
- cursor blink <span class="word-self">slowspan>
- (Bilgisayar) imlecin yanıp sönmesi yavaş
- dead <span class="word-self">slowspan>
- (deyim) hemen hemen hareketsiz ,nerdeyse durmus
- flash once, <span class="word-self">slowspan>
- (Bilgisayar) parla (yavaş)
- go <span class="word-self">slowspan>
- iş yavaşlatma eylemi
- go <span class="word-self">slowspan>
- işi ağırdan alma
- how <span class="word-self">slowspan>
- ne kadar yavaş
- kill <span class="word-self">slowspan>
- yavaş öldürmek
- <span class="word-self">slowspan>
- hızını eksiltmek
- <span class="word-self">slowspan>
- {s} 1. yavaş; ağır, yavaş giden; uzun süren; yavaş yavaş etkileyen: a slow train yavaş giden bir tren. a slow convalescence uzun süren bir
- <span class="word-self">slowspan>
- {s} geri
Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
- As my watch was slow, I missed the special express.
Saat on dakika geri kalmış.
- The clock is ten minutes slow.
- <span class="word-self">slowspan>
- {s} eli ağır
- <span class="word-self">slowspan>
- bıktırıcı
- <span class="word-self">slowspan>
- yavaş yavaş
Tom baş aşağı yavaş yavaş yürüyordu.
- Tom was walking slowly with his head down.
Balon yavaş yavaş indi.
- The balloon descended slowly.
- <span class="word-self">slowspan>
- can sıkıcı
- <span class="word-self">slowspan>
- {f} yavaşla: adj.yavaş,yavaş
- <span class="word-self">slowspan>
- bati
- <span class="word-self">slowspan>
- ağır yürür
- <span class="word-self">slowspan>
- yavaş gider
- <span class="word-self">slowspan>
- hızlı koşmaya elverişli olmayan
- <span class="word-self">slowspan> (down) the tempo
- tempoyu düşürmek
- <span class="word-self">slowspan> ahead
- ağıryol ileri komutu
- <span class="word-self">slowspan> and sure
- ağır ve emin
- <span class="word-self">slowspan> and sure
- temkinli
- <span class="word-self">slowspan> but sure
- (deyim) yavas fakat emin
- <span class="word-self">slowspan> combustion
- (Kimya) yavaş yanma
- <span class="word-self">slowspan> defaulting
- (Ticaret) borcunu geç ödeyen
- <span class="word-self">slowspan> down
- yavaşlayın
Yavaşlayın. Çok hızlı sürüyorsunuz.
- Slow down. You're driving too fast.
Kazaları önlemek için yavaşlayın.
- Slow down to avoid accidents.
- <span class="word-self">slowspan> down the tempo
- (Spor) tempoyu düşürmek
- <span class="word-self">slowspan> down the tempo
- (Spor) oyunu soğutmak
- <span class="word-self">slowspan> drift oscillation
- (Askeri) yavaş sürüklemeli salınım
- <span class="word-self">slowspan> fire
- (Askeri) YAVAŞ ATEŞ: Acemi eğitiminde ve ders atışlarında kullanılan bir atış şekli. Bu atışta; atışın tamamlanması zamana bağlanmaz. Bak. "delibrate fire" ve "fire"
- <span class="word-self">slowspan> fire
- (Askeri) yavaş ateş
- <span class="word-self">slowspan> goods
- (Ticaret) sürümü zor mallar
- <span class="word-self">slowspan> growth recovery
- (Ticaret) yavaş büyüme canlanması
- <span class="word-self">slowspan> keys
- Yavş Tuşlar
- <span class="word-self">slowspan> keys
- (Bilgisayar) yavaş tuşlar
- <span class="word-self">slowspan> link
- (Bilgisayar) yavaş bağlantı
- <span class="word-self">slowspan> march
- (Askeri) ağır adımlarla yürüyüş
- <span class="word-self">slowspan> match
- funya
- <span class="word-self">slowspan> motion
- sin. yavaşlatılmış hareket
- <span class="word-self">slowspan> motion
- ağır çekimli film
- <span class="word-self">slowspan> motion picture
- ağır çekimli film
- <span class="word-self">slowspan> moving
- ağır
- <span class="word-self">slowspan> neutrons
- (Nükleer Bilimler) yavaş nötronlar
- <span class="word-self">slowspan> of comprehension
- anlayışı kıt
- <span class="word-self">slowspan> on the uptake
- kalın kafalı
- <span class="word-self">slowspan> pages
- (Bilgisayar) yavaş sayfalar
- <span class="word-self">slowspan> press
- (Bilgisayar) yavaş basma
- <span class="word-self">slowspan> pressure rise
- kontrollü yanma
- <span class="word-self">slowspan> reactor
- yavaş reaktör
- <span class="word-self">slowspan> sand filter
- yavaş kum filtresi
- <span class="word-self">slowspan> shear test
- yavaş kesme testi
- <span class="word-self">slowspan> speed connection
- Düşük Hızlı Bağlantı
- <span class="word-self">slowspan> speed pulley
- (Tekstil) alçak hızlı kasnak
- <span class="word-self">slowspan> the growth
- büyümesini yavaşlatmak
- <span class="word-self">slowspan> to wrath
- kolay kolay kızmayan
- <span class="word-self">slowspan> to wrath
- kolay sinirlenmeyen
- <span class="word-self">slowspan> tracking
- (Bilgisayar) yavaş iniş
- <span class="word-self">slowspan> train
- dilenci katarı
- <span class="word-self">slowspan> virus disease
- (Tıp) yavaş virüs hastalığı
- <span class="word-self">slowspan> wipe
- yavaş silme
- <span class="word-self">slowspan> witted
- geç anlayan
- <span class="word-self">slowspan> witted
- kalın kafalı
- <span class="word-self">slowspan> witted
- mankafa
- <span class="word-self">slowspan>/quick setting
- (Matbaacılık, Basımcılık) yavaş/hızlı kuruma
- very <span class="word-self">slowspan>
- Çok Yavaş