تعريف skinned في الإنجليزية التركية القاموس.
- derili
- derisi yüzülmüş
- yüzülmüş
- {f} derisini yüz
- deri gibi
- {s} derisi soyulmuş
- {s} kabuk bağlamış
- skin
- {f} soymak
- skin
- cilt
Ultraviyole ışınları cilt kanserine neden olabilir.
- Ultraviolet rays can cause skin cancer.
Bronzlaşma, cilt kanserine neden olabilir.
- Tanning can cause skin cancer.
- skin
- {i} ten
Güneşin sıcaklığını teninde hissetti.
- She felt the warmth of the sun on her skin.
Claude; sınıfımda klorofil dolayısıyla yeşil tenli olan ototrofik bir çocuk, ayın ormanlaşmasını hayal ediyor.
- Claude, an autotropic boy in my class whose skin is green due to chlorophyll, dreams of foresting the moon.
- skin
- deri
Hayvanların derisi kıllarla kaplı.
- The skin of animals is covered with hair.
Vücuda dokunulduğunda, derideki reseptörler beyne endorfin gibi kimyasalların salınmasına neden olan mesajlar gönderir.
- When the body is touched, receptors in the skin send messages to the brain causing the release of chemicals such as endorphins.
- skin
- kabuk
- skin
- gömlek
- skin
- gön
Vücuda dokunulduğunda, derideki reseptörler beyne endorfin gibi kimyasalların salınmasına neden olan mesajlar gönderir.
- When the body is touched, receptors in the skin send messages to the brain causing the release of chemicals such as endorphins.
- skin
- (Gıda) derisini sıyırmak
- skin
- cezalandırmak
- skin
- çıkarmak
- skin
- (Konuşma Dili) dolandırmak
- skin
- (Konuşma Dili) haşlamak
- skin
- (Bilgisayar) dış görünüm
- skin
- yüzmek
Koyunu öldürdükten sonra onun derisini yüzmek zorunda kalacaksın.
- After you kill the sheep, you'll have to skin it.
- skin
- hafif yaralamak
- skin
- dövmek
- skin
- (Gıda) soymak deri
- skin
- (Tıp) cilt testi
- skin
- ancak
- skin
- deri yüzmek
- light skinned
- açık tenli
- skin
- kabuğunu soymak
- skin
- pösteki
- soft-skinned
- yumuşak derili
- spiny skinned animals
- derisidikenliler
- thick skinned
- vurdumduymaz
- thick-skinned
- vurdumduymaz
- thick-skinned
- duygusuz
- thick-skinned
- aldırmaz
- thin skinned
- duygusal
- thin-skinned
- alıngan
- thin-skinned
- buluttan nem kapan
- thin-skinned
- fazla duygusal
- dark-skinned
- Esmer, köyü tenli
- fair-skinned
- açık tenli
- hard-skinned
- Derisi kalın, dayanıkl, sağlam
- keep one´s eyes open/peeled/skinned
- gözünü açmak, gözünü dört açmak, tetikte olmak
- keep so.'s eyes skinned
- devam ediyorum. 'gözleri derili
- pachydermatous, thick skinned
- Kalın derili vurdumduymaz
- rough-skinned
- sert derili
- skin
- (Havacılık) Bir hava ya da deniz aracının dış kaplaması, kaporta
- skin
- teni
- skin
- cildin
- be thick skinned
- (deyim) vurdum duymaz olmak
- dark skinned
- kara derili
- dark skinned
- koyu tenli
- keep one's eyes skinned
- gözünü dört açmak
- keep one's eyes skinned
- dikkatli olmak
- keep one's eyes skinned
- gözkulak olmak
- skin
- {f} kabuğunu
- skin
- deri ile kaplamak
- skin
- {i} post
- skin
- {f} sıyırıp çıkarmak
- skin
- {i} tulum
- skin
- derisini soymak
- skin
- {f} sıyırmak; hafif yaralamak: He fell and skinned his knee. Düştü ve dizi sıyrıldı
- skin
- soyup soğana çevirmek
- skin
- {i} dazlak
Bir grup dazlak Tom'u öldüresiye dövdü.
- A group of skinheads beat Tom to death.
- skin
- deri ile örtülmek
- skin
- {i} süt, yoğurt v.b.'nin üstünde
- skin
- {f} -in derisini yüzmek
- skin
- {i} kabuk: banana skin muz kabuğu
- skin
- deri,v.derisini yüz: n.deri
- skin
- {i} zar
- skin
- {i} (hayvana ait) deri; post: bearskin ayı postu
- skin
- {f} sıyırmak
- skin
- {i} kaplama
- skin
- para yolmak
- skin
- {f} kazıklamak
- skin
- {f} derisini yüzmek
Koyunu öldürdükten sonra onun derisini yüzmek zorunda kalacaksın.
- After you kill the sheep, you'll have to skin it.
- skin
- {i} cimri
- skin
- (Tıp) deri, cilt, cutis
- skin
- skin the cat spor elleriyle demir çubuğa asılı iken ayakları ve bütün vücudu kolları
- thin skinned
- hassas
- thin skinned
- ince derili
- thin skinned
- duyarlı
- thin skinned
- duygulu