Tom kızına bir doldurulmuş tavşan verdi.
- Tom gave his daughter a stuffed bunny.
Ken'in dükkanındaki kocaman içi doldurulmuş ayıyı almak istedim ama satılık değildi.
- I wanted to buy the huge stuffed bear at Ken's store, but it was not for sale.
Büyük bir çanta içine çamaşırlarını doldurdu.
- He stuffed his laundry into a large bag.
Çocuk ağzına kek doldurdu.
- The boy stuffed cake into his mouth.
Bu ilaç tıkalı burun için harikalar yaratacaktır.
- This medicine will do wonders for a stuffed nose.
Tom'un tıkalı bir burnu var.
- Tom has a stuffed-up nose.
Ken'in dükkanındaki kocaman içi doldurulmuş ayıyı almak istedim ama satılık değildi.
- I wanted to buy the huge stuffed bear at Ken's store, but it was not for sale.
Burnum gerçekten tıkanmış, bu yüzden mutfaktan gelen herhangi bir şeyin kokusunu alamıyorum.
- My nose is really stuffed, so I can't smell anything coming from the kitchen.