sigortasız

listen to the pronunciation of sigortasız
التركية - الإنجليزية
unassured
uninsured

Too many people are uninsured. - Çok fazla insan sigortasızdır.

Tom told me that he thought Mary was uninsured. - Tom bana Mary'nin sigortasız olduğunu düşündüğünü söyledi.

sigorta
fuse

No sooner had Tom turned on the TV than the fuse blew. - Tom televizyonu açar açmaz sigorta attı.

Tom certainly has a short fuse. - Kesinlikle Tom'un sigortası atmış.

sigorta
{i} insurance

Insurance makes us remember that the world we live in isn't completely safe; we might fall ill, face danger or encounter the unexpected. - Sigorta bize içinde yaşadığımız dünyanın tamamen güvenli olmadığını hatırlatıyor; biz hastalanabiliriz ya da beklenmedik şeylerle karşılaşabiliriz.

Tom called the insurance company to report that his car had been stolen. - Tom arabasının çalındığını bildirmek için sigorta şirketini aradı.

sigorta
insurance (e.g. life insurance, health insurance)
sigorta
assurance
sigorta
safety fuse
sigorta
(Askeri) braker
sigorta
insurabile
sigorta
insure

I'd like to insure this, please. - Bunu sigortalamak istiyorum, lütfen.

Insure your house against fire. - Evinizi yangına karşı sigortalayın.

sigorta
(Ticaret) franchise
sigorta
(Tekstil) circuit breaker
sigorta
cover

My house is covered by insurance. - Benim evim sigortalıdır.

I think insurance will cover it. - Sanırım sigorta bunu karşılar.

sigorta
to fuse
sigorta
(Elektrik) fuse
sigorta
insurable
sigorta
fuze
التركية - التركية

تعريف sigortasız في التركية التركية القاموس.

SiGORTASIZ
Güvence altına alınmamış, sağlama bağlanmamış
SiGORTASIZ
Sigorta edilmemiş
SiGORTASIZ
Sosyal sigorta kapsamına alınmamış işçi
sigorta
(Ahlak Bilimi) güvence
sigorta
Özellikle elektrik devresinde, akım çok güçlü olduğunda eriyerek güvenliği sağlayan, kazayı önleyen nesne veya düzen
sigorta
Bu tür sözleşmeleri yapan şirket. Özellikle elektrik devresinde, akım çok güçlü olduğunda eriyerek güvenliği sağlayan, kazayı önleyen nesne veya düzen: "Bir hatta giden sigorta yanarsa o hattın lambaları soner."- S. F. Abasıyanık
sigorta
Bir şeyin veya bir kimsenin herhangi bir yönden ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için, önceden ödenen prim karşılığında bu işle uğraşan kuruluşla yapılan iki taraflı bağlantı sözleşmesi: "İsveç'te çok sağlam bir sigorta sistemi var."- H. Taner
sigorta
Bu tür sözleşmeleri yapan şirket
sigortasız
المفضلات