Bunu yapmaktan bıkmış olmalısın.
- You must be sick of doing this.
Tom işinden bıkmıştı.
- Tom was sick of his job.
Çok fazla içmek seni hasta edecek.
- Too much drinking will make you sick.
Köpek hasta gibi görünüyor.
- The dog seems to have been sick.
Hasta olmaktan bıktım.
- I'm tired of being sick.
O hasta olmaktan korkuyor.
- He is afraid of becoming sick.
Bu bitki soluk görünüyor.
- This plant looks sick.
Öyle görünüyorki Tom bozuk yiyecek yemekten hasta oldu.
- It looks like Tom got sick from eating the spoiled food.
Hastalıklı erkek kardeşime bakmaktan dolayı bir doktor olma arzum arttı.
- My desire to become a doctor grew out of looking after my sickly brother.
Tom hastalıklı bir çocuktu ve ana babası tarafından şımartılmıştı.
- Tom was a sickly child and was mollycoddled by his parents.
Kötü koku beni rahatsız etti.
- The bad smell sickened me.
Ben kesinlikle bundan rahatsız oldum.
- I'm absolutely sickened by this.
He lay there in a pool of his own sick.
(sick building syndrome; my car is looking pretty sick; my job prospects are pretty sick).
We have to cure the sick.
Now they find a new entertainment: they sick the dog on us.