Sekreter beni kısaca cevapladı.
- The secretary answered me shortly.
Çince kısaca kendinizden bahsedin.
- Describe yourself shortly in Chinese.
Onlar az sonra hazır olmalı.
- They should be finished shortly.
Tom az sonra geri dönecek.
- Tom will be back shortly.
Yakında orada olacağım.
- I'll be there shortly.
Tom'un yakında döneceğini umuyorum.
- I expect Tom back shortly.
Otobüs birazdan burada olur. Lütfen biraz bekleyin.
- The bus will be here shortly. Please wait a bit.
Tom birazdan burada olacak.
- Tom will be here shortly.
Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.
- This story is short enough to read in one lesson.
Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.
- Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday.
Tom 2.30'dan az sonra buraya geldi.
- Tom got here shortly after 2:30.
Tom Mary gittikten az sonra geldi.
- Tom arrived shortly after Mary left.
Tom Mary gittikten hemen sonra evden ayrıldı.
- Tom left the house shortly after Mary left.
Tom karısının ölümünden hemen sonra yeniden evlendi.
- Tom remarried shortly after his wife's death.
Tom şafaktan hemen önce balık tutmaya gitmek için ayrıldı.
- Tom left to go fishing shortly before dawn.
Saat beşten hemen önce eve vardı.
- He reached home shortly before five o'clock.
Şimdi personel eksikliğimiz var.
- We're shorthanded now.
Tom eksikliklerinin farkında.
- Tom is aware of his shortcomings.
Klas ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ettim, ama çabucak beyaz gömlek ve siyah pantolona alıştım.
- I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks.
Annem, babamın eski şortunu toz bezi olarak kullanıyor.
- My mother uses my father's old short as a dust rag.
Margaret'e kısaca Meg denir.
- Margaret is called Meg for short.
Kısacası, ben katılmıyorum.
- In short, I disagree.
Tom eksikliklerinin farkında.
- Tom is aware of his shortcomings.
Tom kendi eksikliklerinden bile bahsetmeye korkmuyordu.
- Tom was never afraid even to talk about his own shortcomings.
Kısa devre yüzünden aniden karanlıktaydık.
- Because of a short circuit, we were suddenly in the dark.
Kahramanlık en kısa süren mesleklerden biridir.
- Heroing is one of the shortest-lived professions there is.
Elektrik prizine reçel döktüm ve bir kısa devre vardı.
- I spilled jam on the electric outlet and there was a short circuit.
Kısa devre yüzünden aniden karanlıktaydık.
- Because of a short circuit, we were suddenly in the dark.
Tom erkek kardeşinden daha kısa boylu.
- Tom is shorter than his brother.
Çin'de, 1,1 metreden daha kısa boylu çocukların trenle seyahat için bir bilet satın almaları gerekmez.
- In China, children shorter than 1.1m don't need to buy a ticket to travel by train.
İnsan ırkının en büyük eksikliği üstel işlevi anlamak için bizim yetersizliğimizdir.
- The greatest shortcoming of the human race is our inability to understand the exponential function.
Bizim su kaynağımız çok yetersiz.
- Our water supply is very short.
O her zaman parasızdır.
- He's always short of money.
Bugünlerde herkes parasız gibi görünüyor.
- Everyone seems to be short of money these days.
Ben bahçenin içinden kestirmeden gideceğim.
- I'll take a shortcut across the garden.
Kestirme bir yol bulmak için haritaya baktılar.
- They studied the map to find a short cut.
Kocam gözle görülür derecede kısa kolları olan şişman ve bodur biridir.
- My husband is broad-shouldered, with distinctly short arms.
Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi.
- After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.
Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi.
- After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.
Son zamanlardaki kahve kıtlığı birçok sorunu da beraberinde getirdi.
- The recent coffee shortage brought about many problems.
Olası şüphelilerin kıtlığı yok.
- There's no shortage of possible suspects.
Kısa vadeli sözleşmeli personel haber vermeden işten çıkarıldı.
- The short term contract employees were dismissed without notice.
Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
- We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
Olası yan etkiler arasında bulanık görme ve nefes darlığı bulunmaktadır.
- Possible side effects include blurred vision and shortness of breath.
Mühendis sıkıntısı şirketimizin gelişimine büyük dar boğaz.
- The shortage of engineers is the greatest bottleneck to the development of our company.
Hikayeyi özetlersek, o, ilk aşkı ile evlendi.
- To make a long story short, he married his first love.
Konuşmasını özet şeklinde parçalara ayırdı.
- She took down the speech in shorthand.
Jones smashes a grounder between third and short.
We went short most finance companies in July.
This is the third time I've caught them shorting us.
The cashier came up short ten dollars on his morning shift.
They had to stop short to avoid hitting the dog in the street.
He closed out his short at a modest loss after three months.
The recent developments at work caught them short.
The market decline was terrible, but the shorts were buying champagne.
His speech fell short of what was expected.
He cut me short repeatedly in the meeting.
Our meeting was a short six minutes today. Every day for the past month it's been at least twenty minutes long.
I'm short General Motors because I think their sales are plunging.
The boss got a message and cut the meeting short.
“Phone” is short for “telephone” and asap short for as soon as possible.
... and we're going to be hearing from them shortly. ...
... from the National Security staff. I'm Macon Phillips, and we'll shortly be joined by Brian ...