O,tepeye ulaşamayacak kadar çok kısadır
- She's too short to reach the top.
Kısa saç stilini severim.
- I like the short hairstyle.
Eksikliklerimizin farkında olmalıyız.
- We should be conscious of our shortcomings.
Tom'un eksikliklerinin oldukça farkındayım.
- I'm well aware of Tom's shortcomings.
Klas ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ettim, ama çabucak beyaz gömlek ve siyah pantolona alıştım.
- I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks.
Tom sadece bir şort giyiyor.
- Tom is only wearing a pair of shorts.
Margaret'e kısaca Meg denir.
- Margaret is called Meg for short.
Kısacası, ben katılmıyorum.
- In short, I disagree.
Başkalarının eksikliklerine karşı çok hassasınız.
- You are too critical of others' shortcomings.
Tom eksikliklerinin farkında.
- Tom is aware of his shortcomings.
Kısa devre yüzünden aniden karanlıktaydık.
- Because of a short circuit, we were suddenly in the dark.
Kahramanlık en kısa süren mesleklerden biridir.
- Heroing is one of the shortest-lived professions there is.
Elektrik prizine reçel döktüm ve bir kısa devre vardı.
- I spilled jam on the electric outlet and there was a short circuit.
Kısa devre bir sigortayı patlattı.
- The short circuit blew a fuse.
Tom Mary'den daha kısa boylu.
- Tom is shorter than Mary.
Çin'de, 1,1 metreden daha kısa boylu çocukların trenle seyahat için bir bilet satın almaları gerekmez.
- In China, children shorter than 1.1m don't need to buy a ticket to travel by train.
Bizim su kaynağımız çok yetersiz.
- Our water supply is very short.
İnsan ırkının en büyük eksikliği üstel işlevi anlamak için bizim yetersizliğimizdir.
- The greatest shortcoming of the human race is our inability to understand the exponential function.
O her zaman parasızdır.
- He's always short of money.
Bugünlerde herkes parasız gibi görünüyor.
- Everyone seems to be short of money these days.
İşçiler saçlarını kısa kestirmeli.
- Workers must have their hair cut short.
Ben bahçenin içinden kestirmeden gideceğim.
- I'll take a shortcut across the garden.
Kocam gözle görülür derecede kısa kolları olan şişman ve bodur biridir.
- My husband is broad-shouldered, with distinctly short arms.
Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi.
- After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.
Kısa bir ziyaretten sonra birdenbire ayağa kalktı ve ayrıldığını söyledi.
- After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.
Son zamanlardaki kahve kıtlığı birçok sorunu da beraberinde getirdi.
- The recent coffee shortage brought about many problems.
Olası şüphelilerin kıtlığı yok.
- There's no shortage of possible suspects.
Kısa vadeli sözleşmeli personel haber vermeden işten çıkarıldı.
- The short term contract employees were dismissed without notice.
Kısa vadeli düzeltme yoktur.
- There is no short-term fix.
Mühendis sıkıntısı şirketimizin gelişimine büyük dar boğaz.
- The shortage of engineers is the greatest bottleneck to the development of our company.
Son zamanlarda nefesim daralıyor.
- I've been short of breath lately.
Hikayeyi özetlersek, o, ilk aşkı ile evlendi.
- To make a long story short, he married his first love.
Konuşmasını özet şeklinde parçalara ayırdı.
- She took down the speech in shorthand.
Jones smashes a grounder between third and short.
We went short most finance companies in July.
This is the third time I've caught them shorting us.
The cashier came up short ten dollars on his morning shift.
They had to stop short to avoid hitting the dog in the street.
He closed out his short at a modest loss after three months.
The recent developments at work caught them short.
The market decline was terrible, but the shorts were buying champagne.
His speech fell short of what was expected.
He cut me short repeatedly in the meeting.
Our meeting was a short six minutes today. Every day for the past month it's been at least twenty minutes long.
I'm short General Motors because I think their sales are plunging.
The boss got a message and cut the meeting short.
“Phone” is short for “telephone” and asap short for as soon as possible.