تعريف she- في الإنجليزية التركية القاموس.
- female
- dişi
Bir erkek timsah bir dişi köpeği yedi.
- A male crocodile ate a female dog.
O köpek erkek mi yoksa dişi mi?
- Is that dog male or female?
- female
- kadın
Qipao 17.yüzyıl Çin'inde yaratılmış klasik kadın giysisidir.
- The qipao is a classic female garment that originated in 17th century China.
O kadın arkadaşlık istedi.
- He wanted female companionship.
- <span class="word-self">shespan>-devil
- şirret kadın
- <span class="word-self">shespan>-ass
- dışı eşek
- <span class="word-self">shespan>-cat
- dışı kedi
- <span class="word-self">shespan>
- o
- Did <span class="word-self">shespan> hurt herself
- Bir yerini mi incitti?
- <span class="word-self">shespan>
- {i} kadın
O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
- She shot a warm smile at the old lady.
Güvenlik için kadın, değerli şeylerini bankada sakladı.
- She kept her valuables in the bank for safety.
- as much as he/<span class="word-self">shespan> likes
- dilediği kadar
- female
- dişi fiş
- female
- (Tıp) kadın cinsine mahsus
- <span class="word-self">shespan>
- dişi hayvan
- <span class="word-self">shespan>
- kendileri
İnsanlar kendilerini korumak için sığınaklar tasarladı.
- People devised shelters in order to protect themselves.
O kekelemeye başladığında sınıf arkadaşları gülmekten kendilerini alamadılar.
- When she began to stutter, her classmates couldn't help laughing.
- <span class="word-self">shespan>
- kendisi
Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.
- I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend.
Kendisini ateşle ısıttı.
- She warmed herself by the fire.
- <span class="word-self">shespan>'s got a heart of gold
- çok merhametli
- <span class="word-self">shespan>'s got a heart of gold
- gönlü çok zengin
- whenever he/<span class="word-self">shespan> desires
- dilediğinde
- where is <span class="word-self">shespan>?
- o nerede?
- female
- dişilere ilişkin
- <span class="word-self">shespan>
- (dişil) o
- <span class="word-self">shespan>
- (ülkeler ve taşıtlar için) o
- <span class="word-self">shespan>
- dişi
Son elli senedir canını dişine takıp çalışıyor! Kendini tükenmiş hissetmesi çok normal!
- She's been working her butt off for the last 50 years! Of course, she feels burnt out!
O, sınavı geçmek için canını dişine taktı.
- She made great efforts to pass the examination.
- <span class="word-self">shespan> bear
- dişi ayı
- <span class="word-self">shespan> goat
- dişi keçi
- He/<span class="word-self">Shespan> can stew in his/her own juice!
- k. dili Ne hali varsa görsün!
- He´s/<span class="word-self">Shespan>´s not the only fish in the sea!
- Ondan başkası yok mu bu dünyada?
- It´s a wonder <span class="word-self">shespan>´s still alive
- Onun hayatta kalması bir mucize
- <span class="word-self">Shespan> entered the director´s office with a sinking feeling
- Müdürün odasına endişe içinde girdi. Their spirits sank. Neşeleri kayboldu
- <span class="word-self">Shespan> has lots of friends
- Pek çok dostu var
- <span class="word-self">Shespan> wasn´t born yesterday!
- k. dili O kaçın kurası!/Onu kolay kolay kandıramazsın!
- <span class="word-self">Shespan>´s an excellent manager
- İşleri çok iyi çekip çeviriyor
- <span class="word-self">Shespan>´s got a heart of gold
- 1. Gönlü çok zengin. 2. Çok merhametli./Altın yürekli
- <span class="word-self">Shespan>´s on the air
- Radyoda söylüyor
- <span class="word-self">Shespan>´s pushing seventy
- k. dili Yaşı yetmişe dayandı
- is <span class="word-self">shespan>
- O
- <span class="word-self">shespan> bear
- o ayı
- <span class="word-self">shespan> doesnt care a hang.
- o gelir tırıs taşımıyor
- <span class="word-self">shespan> drank
- diye içti
- <span class="word-self">shespan> fell on his neck.
- onun boynuna
- <span class="word-self">shespan> flatly denied.
- diye kesin bir dille yalanladı
- <span class="word-self">shespan> o; o
- (ülkeler ve taşıtlar için) (dişil) dışı
- <span class="word-self">shespan> s
- diye s
- <span class="word-self">shespan> wolf
- dışı kurt
- <span class="word-self">shespan> wont
- o alışkanlık
- that's what <span class="word-self">shespan> said
- da öyle derdi
- what is <span class="word-self">shespan> like
- nasıl birisi
- what the hell does <span class="word-self">shespan> want?
- o istemek ne halt nedir?
- who is <span class="word-self">shespan>
- Kim olduğunu
- who is <span class="word-self">shespan>
- o (bayan) kim
- He/<span class="word-self">Shespan> can stew in
- {k} Ne hali varsa görsün!
- <span class="word-self">Shespan> entered the
- Müdürün odasına endişe içinde girdi. Their spirits sank. Neşeleri kayboldu
- <span class="word-self">Shespan> has lots of
- Pek çok dostu var
- <span class="word-self">Shespan> is herself again
- Kendine geldi
- <span class="word-self">Shespan> is sixty if a day
- En aşağı altmış yaşında olmalı
- <span class="word-self">Shespan> said it herself
- Bizzat kendisi söyledi
- <span class="word-self">Shespan> wasn't born
- {k} O kaçın kurası!/Onu kolay kolay kandıramazsın!
- <span class="word-self">Shespan>'s a hoot
- {k} Çok matrak biri o
- <span class="word-self">Shespan>'s a riot
- {k} O bir âlem!/Çok matrak biri o!
- <span class="word-self">Shespan>'s an excellent
- İşleri çok iyi çekip çeviriyor
- <span class="word-self">Shespan>'s got a heart of
- Gönlü çok zengin
- <span class="word-self">Shespan>'s got a heart of
- Çok merhametli./Altın yürekli
- <span class="word-self">Shespan>'s on the air
- Radyoda söylüyor. She's pushing seventy. k.dili. Yaşı yetmişe dayandı
- female
- {s} dişil
Bir aslanın yelesi daha koyu olsa dişileri için daha çekici olur.
- The darker the mane of a lion is, the more attractive to females it is.
Sıcak havalarda sadece erkek yavru doğuran timsahın da doğuracak dişiler olmayacağı için nesli tükenebilir.
- The crocodile, which produces only male young in hotter weather, might die out too because there will be no females to breed.
- female
- s., i. dişi
- female
- dişi hayvan veya bitki
- female
- dişi dişil kadın cinsine mahsus
- female
- {s} kadınlara ait
- female
- {i} kız
Öğretmenin önünde oturan kız öğrenci Almanyalıdır.
- The female student that sat in front of the teacher is from Germany.
1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.
- Since 1990, eleven female students received the award.
- female
- {i} dişi canlı
- how can i say that <span class="word-self">shespan> is dead
- nasıl söylerim öldüğünü
- how can i say that <span class="word-self">shespan> is dead
- öldüğünü nasıl söylerim
- how old is <span class="word-self">shespan>
- kaç yaşında (kadın)
- it's a wonder <span class="word-self">shespan>'s
- Onun hayatta kalması bir mucize
- <span class="word-self">shespan>
- (isim) kadın
- <span class="word-self">shespan>
- {z} dişil o
- <span class="word-self">shespan>
- she bear dişi ayı
- <span class="word-self">shespan>
- {s} dişi: she-goat keçi
- <span class="word-self">shespan> can't take a joke
- şakadan anlamaz
- <span class="word-self">shespan> can't take a joke
- şaka kaldırmaz
- <span class="word-self">shespan> devil
- dişi şeytan
- <span class="word-self">shespan> dog
- dişi köpek
- <span class="word-self">shespan> is nine months gone
- dokuz aylık gebe
- <span class="word-self">shespan> is seriously injured
- o ağır yaralı
- <span class="word-self">shespan> let herself go
- açtı ağzını yumdu gözünü
- <span class="word-self">shespan>'d
- {k} she would
- <span class="word-self">shespan>'d
- {k} she had
- <span class="word-self">shespan>'ll
- {k} she will
- <span class="word-self">shespan>'s
- {k} she has
- <span class="word-self">shespan>'s
- {k} she is
- <span class="word-self">shespan>'s not beautiful at all.
- ahım şahım bir kız değil
- such as he/<span class="word-self">shespan>/it is
- Küçümseme belirtir: The doctors, such as they were, had never heard of ether. Hekim geçinenlerin lokmanruhundan haberi bile yoktu. My ideas