I started liking Mary as soon as I met her.
- Onunla karşılaşır karşılaşmaz, onu sevmeye başladım.
I'm used to no-one liking me.
- Hiç kimsenin beni sevmemesine alışkınım.
I dislike big cities.
- Ben büyük şehirleri sevmem.
This is why I dislike cats.
- Kedileri sevmememin nedeni budur.
One should love one's own mother.
- Bir insan kendi annesini sevmelidir.
We should love our neighbors.
- Biz komşularımızı sevmeliyiz.
To love and to be loved is the greatest happiness.
- Sevmek ve sevilmek en büyük mutluluk.
It is the greatest happiness in life to love and to be loved.
- Hayattaki en büyük mutluluk sevmek ve sevilmek.
You can't help but like him.
- Onu sevmekten başka çaren yok.
Tom couldn't help but like Mary.
- Tom Mary'yi sevmekten kendini alamadı.
I'm sorry, I love you.
- Üzgünüm, seni seviyorum.
I don't love you anymore.
- Artık seni sevmiyorum.
Ken's father loved Ken all the more because he was his only son.
- Baba Ken'i haydi haydi severdi,çünkü onun tek oğluydu.
If you want to be loved, love!
- Eğer sevilmek istiyorsan, sev!
Tom has loved Mary for a long time.
- Tom uzun süredir Mary'yi sevmektedir.
To love and to be loved, these are the biggest forms of happiness.
- Sevmek ve sevilmek, bunlar mutluluğun büyük biçimleridir.
Children need loving.
- Çocukların sevilmeye ihtiyacı vardır.
One of the greatest secrets of happiness is moderating your wishes and loving what you already have.
- Mutluluğun en büyük sırlarından biri isteklerini azaltmak ve önceden sahip olduklarını sevmektir.