He's as happy as a king.
- O bir kral kadar sevinçli.
I know that Tom is happy.
- Tom'un sevinçli olduğunu biliyorum.
I was extremely elated.
- Ben son derece sevinçliydim.
I'm absolutely elated.
- Kesinlikle sevinçliyim.
She was only too glad to help us.
- O bize yardım etmek için sadece çok sevinçliydi.
I was extremely elated.
- Ben son derece sevinçliydim.
I'm absolutely elated.
- Kesinlikle sevinçliyim.
The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
Tears of joy rained down their cheeks.
- Sevinç gözyaşları onların yanaklarından aktı.
Tom cried out with delight.
- Tom sevinçle haykırdı.
To my great delight, he won the first prize.
- Benim için büyük sevinç, o birincilik ödülünü kazandı.
Maria's eyes lightened with pleasure.
- Mary'nin gözleri sevinçle parlıyordu.
Without the risk of pain, there can be no happiness and joy.
- Acı riski olmadan, mutluluk ve sevinç olamaz.
I'm a member of the glee club.
- Ben sevinç kulübün bir üyesiyim.
I'm absolutely elated.
- Kesinlikle sevinçliyim.
I was extremely elated.
- Ben son derece sevinçliydim.