sevilenler

listen to the pronunciation of sevilenler
التركية - الإنجليزية
Popular Games
sev
{f} love

I have a friend who loves me. - Beni seven bir arkadaşım var.

I love living with you. - Sizinle yaşamayı seviyorum.

sevilen
{s} darling
sevilen
{s} beloved

Nothing is as beloved as what one does in vain. - Hiçbir şey birinin boşa yaptığı kadar sevilen değildir.

Life without beloved person has no sense. - Sevilen kişi olmadan hayatın hiç anlamı yoktur.

sev
{f} loved

Art is loved by everybody. - Sanat herkes tarafından sevilir.

She is loved by everyone. - O herkes tarafından sevilir.

sevilen
loveable
sevilen
habib
sevilen
embraceable
sevilen
adored
sev
{f} loving

There is more pleasure in loving than in being loved. - Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.

One of the greatest secrets of happiness is moderating your wishes and loving what you already have. - Mutluluğun en büyük sırlarından biri isteklerini azaltmak ve önceden sahip olduklarını sevmektir.

sevilen
loved

There is no worse prison than the fear of hurting a loved one. - Sevilen birini incitme korkusundan daha kötü bir hapishane yoktur.

He's a singer that's loved by everyone. - O herkes tarafından sevilen bir şarkıcıdır.

sev
relish
sevilen
popular

It is a popular tourist destination. - Orası sevilen bir turistik yerdir.

Handball is a very popular sport in Denmark. - Hentbol Danimarka'da çok sevilen bir spordur.

sevilen
lovable

I was not a lovable child. - Sevilen bir çocuk değildim.

sevilen
liked
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) mahbûbât
sevilenler
المفضلات