Sıcaklık birkaç derece düştü.
- The temperature fell several degrees.
Resmin tahmini değeri birkaç milyon dolar.
- The value of the painting was estimated at several million dollars.
Kelimenin değişik anlamları vardır.
- The word has several meanings.
Firmamız farklı kültürel etkinlikleri destekler.
- Our company supports several cultural events.
Kanser farklı organlara yayıldı.
- The cancer had spread to several organs.
Bir takım hataların birleşimi kazaya neden oldu.
- A combination of several mistakes led to the accident.
Son fırtınada bir takım evler hasar gördü.
- Several houses were damaged in the last storm.
Dün birkaç çocuk okuldan erken ayrılmak zorunda kaldı.
- Several boys had to leave school early yesterday.
Şiddetli bir donmanın ardından kangrenle enfekte olduktan sonra Tom'un ayağı kesilmek zorunda kaldı.
- Tom's foot had to be amputated after it had become infected with gangrene following a severe frostbite.
Birçok siyasetçi komite üzerine güçlü bir baskı uygulamıştır.
- Several politicians exerted strong pressure on the committee.
Birçok öğrenci sınıfı temizlemeden eve gitti.
- Several students have gone home without cleaning the classroom.
Çok sayıda şirket sözleşmeyi kazanmak için yarışıyor.
- Several companies are competing to gain the contract.
Gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızlar vardı.
- There were several stars to be seen in the sky.
Üç yıl önce buraya ayrı ayrı taşındık.
- We moved here separately three years ago.
Tom ve Mary ayrı ayrı geldi.
- Tom and Mary arrived separately.
Birlikte mi yoksa ayrı olarak mı ödenecek?
- Pay together or separately?
Bunu ayrı olarak sarar mısınız, lütfen?
- Could you wrap this separately, please?
Dostluğumuzu kestikten sonra onun numarasını ayırdım.
- I removed her number after severing our friendship.
Ben de aynı şeyi birkaç kez kendim yaptım.
- I've also done the same thing several times myself.
Tom birkaç dili akıcı olarak konuşur fakat onun işi gereği, o sadece kendi ana diline çeviri yapar.
- Tom speaks several languages fluently, but for his job, he only translates into his native language.
Ben çeşitli vesilelerle Chuck's Diner'da yemek yedim.
- I have eaten at Chuck's Diner on several occasions.
Çeşitli vesilelerle onunla karşılaştım.
- I've met him on several occasions.
Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.
- In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira.
O, bu öğüdü toplantı boyunca birkaç defa daha tekrarladı.
- He reiterated this advice several more times during the meeting.
Tom yıllarca tek başına yaşadı.
- Tom lived alone for several years.
Several people were present when the event took place.
In general, little girls are fond of dolls.
- Genel olarak küçük kızlar bebekleri çok severler.
My grandfather is fond of taking a walk early in the morning.
- Büyükbabam sabah erkenden yürüyüş yapmayı sever.
I have been a lover of sports since I was young.
- Gençliğimden beri bir spor sever oldum.
I used to be a cat lover.
- Ben bir kedi severdim.