Tom readily promised to do what we asked him to do.
- Tom onun yapmasını istediğimiz şeyi seve seve yapmaya söz verdi.
He readily agreed to my proposal.
- Seve seve önerimi kabul etti.
She would willingly come but she was on vacation.
- Seve seve gelirdi fakat o tatildeydi.
I would gladly help you, only I am too busy now.
- Ben size seve seve yardımcı olacaktım, sadece şimdi çok meşgulüm.
I would gladly go to the beach with you, but I don't have the time today.
- Seninle seve seve plaja giderdim ama bugün vaktim yok.
I am quite willing to do anything for you.
- Senin için seve seve her şeyi yaparım.
She would willingly come but she was on vacation.
- Seve seve gelirdi fakat o tatildeydi.
Before you can love others, you need to be able to love yourself.
- Diğerlerini sevebilmeden önce, kendini sevebilmelisin.
Tom used to love Mary. Now he can't stand her.
- Tom Mary'yi severdi. Artık ona katlanamıyor.