sevdirmek

listen to the pronunciation of sevdirmek
التركية - الإنجليزية
make smb. love smth
cause to be loved
to cause to be loved, to endear sb to sb
endear
to cause (someone, an animal) to love or like (someone else, something); to cause (oneself, something) to be loved or liked by (someone else)
ingratiate
to let (oneself, itself) be caressed or fondled by (another)
sev
{f} love

I no longer love you. - Artık seni sevmiyorum.

I love living with you. - Sizinle yaşamayı seviyorum.

halka sevdirmek
popularize
sev
{f} loved

She is loved by everyone. - O herkes tarafından sevilir.

Art is loved by everybody. - Sanat herkes tarafından sevilir.

sev
{f} loving

I can't imagine loving anybody as much as Tom seems to love Mary. - Tom'un Mary'yi seviyor göründüğü kadar çok birini sevmeyi düşünemiyorum.

One of the greatest secrets of happiness is moderating your wishes and loving what you already have. - Mutluluğun en büyük sırlarından biri isteklerini azaltmak ve önceden sahip olduklarını sevmektir.

sevdirme
{i} endearing
ev işlerini sevdirmek
domesticate
kendini sevdirmek
to endear oneself to sb
kendini sevdirmek
endear oneself to
sev
relish
التركية - التركية
Sevmesini sağlamak: "Ona milletini sevdirmiş, gönlüne şanlı ve muntazam yaşamak için bir heves vermişti."- M. Ş. Esendal
Sevmesini sağlamak
sevdirme
Sevdirmek işi
sevdirmek
المفضلات