Onun yüzü öfkeden daha ziyade tiksinme ve hüzün yansıtıyor.
- Her face reflects disgust and sadness, rather than anger.
Gözlerin hüzün doluydu.
- Your eyes were full of sadness.
Tebessümün arkasında üzüntüsünü sakladı.
- He hid his sadness behind a smile.
Chris, Beth'in değerli kol saatini bulamadığını duyduğunda üzüntüsünü gizleyemedi.
- Chris could not conceal his sadness when he heard that Beth had been unable to find his valuable watch.
Gözleri keder doluydu.
- Their eyes were full of sadness.
Mutluluk ve keder sadece bir süre boyunca devam eder.
- Happiness and sadness only last for a time.