separate from; exclusive; irrespective

listen to the pronunciation of separate from; exclusive; irrespective
الإنجليزية - التركية

تعريف separate from; exclusive; irrespective في الإنجليزية التركية القاموس.

independent
{s} bağımsız

O günlerde, Amerika Birleşik Krallık'tan bağımsız değildi. - In those days, America was not independent of the United Kingdom.

O zaman, Meksika henüz İspanya'dan bağımsız değildi. - At that time, Mexico was not yet independent of Spain.

independent
{s} özgür

O, akıllı ve özgür bir kız. - She's a smart and independent girl.

Apartmanında tek başına olduğunda, bağımsız hissedersin. Odanda tek başına olduğunda, özgür hissedersin. Yatağında tek başına olduğunda, yalnız hissedersin. - When you're alone in your apartment, you feel independent. When you're alone in your room, you feel free. When you're alone in your bed, you feel lonely.

independent
{s} hür
independent
{s} serbest
independent
bağımsız olmak

Gençler ailelerinden bağımsız olmak istiyorlar. - Teenagers want to be independent of their parents.

John ailesinden tamamen bağımsız olmak istedi. - John wanted to be completely independent of his family.

independent
independentlybağımsız olarak
independent
birbirini etkilemeden
independent
{s} maddi yönden bağımsız
independent
{s} başına buyruk

Oğlum her zaman çok başına buyruktu. - My son has always been very independent.

Tom çok başına buyruktu. - Tom was very independent.

independent
{s} (ekonomik açıdan) bağımsız, kendi geliri ile geçinebilen
independent
{s} kendi geçimini sağlayan
independent
(Askeri) MÜSTAKİL GEMİ: Donanma kontrolu altında tek başına ve bir harp gemisinin refakati olmaksızın seyreden bir ticaret gemisi
independent
bağımsız kimse
independent
kendi geliri ile geçinebilen
الإنجليزية - الإنجليزية
independent
separate from; exclusive; irrespective
المفضلات