O, malı almadan önce satıcının onu test etmesine izin vermediğinde bir şeyin yanlış olduğundan şüphelenmeye başladı.
- He began to suspect something was wrong when the seller didn't allow him to test the item before buying it.
Satıcı bakır ölçeklerde peynir tartıyor.
- The seller weighs the cheese on the copper scales.
Satıcılar ve alıcılar anonimdir ve tanımak çok zordur.
- Sellers and buyers are anonymous and very hard to recognize.
Onun yeni romanı çoksatar oldu.
- Her new novel has become a best seller.
Two of the books Alisha authored had become banner sellers.
Alisha was a seller of fine books.
Pay any price you have to. We're in a seller's market right now.
The floods ruined the crops.
- Seller ekinleri mahvetti.
Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
- Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
The flood began to subside.
- Sel alçalmaya başladı.
Classes have been suspended due to floods.
- Okullar sel nedeniyle tatil edildi.
Two weeks of heavy rain resulted in flooding.
- İki haftalık şiddetli yağmur sel ile sonuçlandı.
The radio warned us of the possibility of flooding.
- Radyo sel olasılığı hakkında bizi uyardı.
The flood of 1342 was the biggest deluge in the history of central Europe.
- 1342 seli orta Avrupa tarihinin en büyük seliydi.
The flood water reached the level of the windows.
- Sel suyu pencere seviyesine ulaştı.
The flood waters will devastate the nearby town.
- Sel suları, kasaba civarını harap edecektir.
The flood began to subside.
- Sel alçalmaya başladı.
The flood caused a lot of damage.
- Sel pek çok zarara neden oldu.
The rains came in torrents.
- Yağmurlar sel olarak geldi.
... I mean, obviously, both buyer and seller have to be involved. ...