Saldırılmadığı sürece bir köpek nadiren ısırır.
- A dog seldom bites unless it is attacked.
Talihsizlikler nadiren birer birer gelirler.
- Misfortunes seldom come singly.
O çok dikkatlidir bu nedenle seyrek hata yapar.
- She is very careful, so she seldom makes mistakes.
Tom seyrek şarkı söyler ama sanırım bu gece söyleyecek.
- Tom seldom sings, but I think he will tonight.
Ben artık onu arada bir yapıyorum.
- I seldom do that anymore.
Nadiren, kırk yılda bir, kendi başına sinemaya gider.
- She seldom, if ever, goes to movies by herself.
O nadiren, kırk yılda bir, gelir.
- He seldom, if ever, comes.
They seldom come here now.
It seldom snows here in winter.
- It seldom snows here in the winter.
Since the climate here is very mild, it seldom snows here even in the winter.
- The climate here is very mild, and snow seldom falls even in winter.