He was the leader of the great expedition.
- Büyük seferin lideriydi.
He left on an expedition to the North Pole.
- O, Kuzey Kutbu'na bir sefere çıktı.
The Titanic sank on her maiden voyage. She was a large ship.
- Titanik ilk seferinde battı. O büyük bir gemiydi.
The harbor is closed to navigation.
- Liman seferlere kapalıdır.
They failed both times.
- Onlar her iki seferde de başarısız oldu.
Next time you come to see me, I will show you the book.
- Bir dahaki sefere beni görmeye geldiğinde, sana kitabı göstereceğim
Unfortunately, I missed my flight, so I won't get to Boston in time for the meeting.
- Ne yazık ki, uçak seferimi kaçırdım, bu yüzden toplantı için zamanında Boston'a varmayacağım.
They were pioneers of space flight.
- Uzay seferlerinin öncüleriydiler.
The snow prevented the train from running.
- Kar, treni seferden alıkoydu.
They run a ferry service across the river.
- Nehirde karşıdan karşıya feribot seferleri yaparlar.