security; guaranty; bail

listen to the pronunciation of security; guaranty; bail
الإنجليزية - التركية

تعريف security; guaranty; bail في الإنجليزية التركية القاموس.

caution
{i} dikkat

O beni benim sağlığıma karşı dikkatsiz olmama karşı uyarıda bulundu. - He cautioned me against being careless of my health.

Her şey en büyük dikkatle yapılmalı. - Everything should be done with the greatest caution.

caution
{i} uyarı

O beni benim sağlığıma karşı dikkatsiz olmama karşı uyarıda bulundu. - He cautioned me against being careless of my health.

caution
{i} sakınma
caution
{f} uyarmak
caution
{f} ihtar etmek
caution
ihtar vermek
caution
ikaz etmek
caution
uyar

Sami, Leyla'yı Ferit'ten uzak durması için uyardı. - Sami cautioned Layla to stay away from Farid.

Onu geç kalmaya karşı uyardım. - I cautioned him against being late.

caution
{f} tembih etmek
caution
{i} garip şey
caution
dikkat,v.uyar: n.uyarı
caution
{f} dikkatini çekmek
caution
{i} uyarma
caution
eski
caution
{i} teminât
caution
cautionary uyarıcı
caution
{i} uyarma, ikaz
الإنجليزية - الإنجليزية
caution