secret; trust; faith in oneself; certainty

listen to the pronunciation of secret; trust; faith in oneself; certainty
الإنجليزية - التركية

تعريف secret; trust; faith in oneself; certainty في الإنجليزية التركية القاموس.

confidence
{i} güven

Kamuoyu yoklamaları hükümete olan güveni ölçen göstergelerdir. - Public opinion polls are barometers of confidence in the government.

Güvenin var. Onu yapabilirsin. - Have confidence. You can do it.

confidence
{i} inanç

Mantık, yanlış sonuca inançla ulaşmanın sistematik bir metodudur. - Logic is a systematic method of coming to the wrong conclusion with confidence.

confidence
{i} kendine güven

Kendine güven eksikliğin var. - You lacked confidence in yourself.

Tom kendine güvenmiyor. - Tom lacks confidence.

confidence
{i} inanma
confidence
(Nükleer Bilimler) güvenilirlik
confidence
güvenirlik
confidence
(Biyokimya) güvenme

Onlar Tom'a güvenmemeli - They should not have confidence in Tom.

confidence
küstahlık
confidence
sır

Onu sana sır olarak söyledim, öyleyse niçin Jane'e ondan bahsettin? - I told you that in confidence, so why did you tell Jane about it?

O beni sırdaşı yaptı. - She took me into her confidence.

confidence
gizli şey
confidence
{i} güven, itimat
confidence
{i} sırdaşlık
confidence
confidence game dolandıncılık
confidence
kazı
confidence
told in confidence mahrem olarak söylenmiş
confidence
(isim) güven, inanç, itimat, kendine güven; inanma; sır, sırdaşlık
confidence
I have confidence in him : Ona itimadım var. Ona güvenirim
confidence
confidence man dolandıncı
confidence
(Mukavele) güven, emniyet, itimat ; gizlilik
الإنجليزية - الإنجليزية
{i} confidence
secret; trust; faith in oneself; certainty
المفضلات