seçmeli

listen to the pronunciation of seçmeli
التركية - الإنجليزية
optional
selective
elective

At our high school, French is an elective. - Bizim lisede Fransızca seçmeli derstir.

facultative
optional, selective; multiple-choice
permissive
optional, facultative; elective
arbitrary
(Dilbilim) eclectic
seçmeli ders
elective

At our high school, French is an elective. - Bizim lisede Fransızca seçmeli derstir.

seçmeli yöntem
(Dilbilim) eclectic method
seçmeli ders
Elective course
Seçmeli Avrupa
(Hukuk) (AB ülkelerinin değişik çaplarda birliğe dahil olmaları) A la carte Europe
seçmeli ders
facultative subject
seçmeli ders
elective, elective course
seçmeli ders
optional subject, option, elective
seçmeli karbonlama
selective carburizing
seçmeli suverme
selective hardening
seçmeli sözcük
optional word
seçmeli yüzdürme
selective flotation
seç
choose

You may choose any book you like. - Beğendiğin herhangi bir kitabı seçebilirsin.

You may choose what you like. - İstediğinizi seçebilirsiniz.

seç
chose

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

In the end she chose another kitten. - Sonunda diğer kedi yavrusunu seçti.

seç
{f} chosen

I realized that what I had chosen didn't really interest me. - Seçtiğim şeyin beni ilgilendirmediğini anladım.

You or I will be chosen. - Siz ya da ben seçileceğim.

seç
{f} elect

Yuri Andropov was elected Chairman of the Presidium of the Supreme Soviet on June 16, 1983. - Yuri Andropov 16 Haziran 1983 te Yüce Rusya'nın Başbakanlık Heyetinin başkanı seçilmişti.

In 1860, Lincoln was elected President of the United States. - 1860'ta Lincoln, ABD başkanlığına seçildi.

seç
choosing

I made a big mistake when choosing my wife. - Karımı seçerken büyük bir hata yaptım.

Mary took her time choosing a dress even though Tom was waiting for her. - Tom onu bekliyor olsada, Mary'nin bir elbise seçmesi zamanını aldı.

seçmeli ders
optional subject
seç
{f} elected

Dwight Eisenhower was elected president in 1952. - Dwight Eisenhower, 1952'de başkan olarak seçildi.

In 1860, Lincoln was elected President of the United States. - 1860'ta Lincoln, ABD başkanlığına seçildi.

seç
(Bilgisayar) choose columns
seç
(Bilgisayar) select from
seç
single out

I don't think it's fair to single out Tom. - Tom'u seçmenin adil olduğunu sanmıyorum.

seç
{f} selecting

Tom did a pretty good job of selecting music for the dance. - Tom, dans için müzik seçimi konusunda iyi bir iş çıkardı.

seç
select

Please select a language for the Image Viewer interface. - Lütfen Image Viewer arayüzü için bir dil seçin.

The old selection process for judges was very unfair. - Hakimler için eski seçim süreci çok haksızdı.

seç
pick on

I have to pick one of them. - Onlardan birini seçmek zorundayım.

Pick one of the items on this list. - Bu listedeki öğelerden birini seçin.

seç
pick out

Which book did you pick out to send to Anne? - Anne'ye göndermek için hangi kitabı seçtin?

You can pick out any book you like. - Beğendiğin kitabı seçebilirsin.

seç
{f} selected

He selected a Christmas gift for her. - Onun için bir noel hediyesi seçti.

She selected a blue dress from the wardrobe. - Elbise dolabından mavi bir elbise seçti.

seç
choose, select
çoktan seçmeli
Multiple choice
dost/düşman tanıma / seçmeli tanıma özelliği
(Askeri) identification, friend or foe/selective identification feature
seç
singleout
seçmeli
المفضلات