seçici

listen to the pronunciation of seçici
التركية - الإنجليزية
selector
selective

Tom has selective hearing. He only hears what he wants to hear. - Tom'un seçici bir işitmesi var. O sadece duymak istediğini duyar.

She has selective hearing. - Onun seçici işitmesi vardır.

picky

You shouldn't be so picky about food. - Yiyecek hakkında bu kadar seçici olmamalısın.

Tom is a picky eater. - Tom seçici bir yiyici.

choosing

ׂShe's very picky when it comes to choosing hotels. - İş otel seçmeye gelince çok seçicidir.

selective; grader, selector
Selective, discriminating, picky, selecting, choosing
discriminating
picker
selecting
grader
selectively
chooser

Beggars can't be choosers. - Dilenciler seçici olamaz.

seçici geçirgen
(Biyoloji) Semipermeable
Seçici Servis Sistemi; kabin alt sistemi
(Askeri) Selective Service System; shelter subsystem
seçici kanal
selector channel
seçici kimse
chooser
seçici kurul
jury, selection committee
seçici kurul
jury
seçici olmak
be particular about
seçici olmayan
promiscuous
seçici soğurum
selective absorption
seçici tanım özelliği
(Askeri) selective identification feature
seçici yansıma
selective reflection
seç
choose

Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children. - Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.

You may choose what you like. - İstediğinizi seçebilirsiniz.

seç
chose

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

In the end she chose another kitten. - Sonunda diğer kedi yavrusunu seçti.

seç
{f} chosen

The president of the republic is chosen by the people. - Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir.

I realized that what I had chosen didn't really interest me. - Seçtiğim şeyin beni ilgilendirmediğini anladım.

seç
{f} elect

In 1860, Lincoln was elected President of the United States. - 1860'ta Lincoln, ABD başkanlığına seçildi.

Yuri Andropov was elected Chairman of the Presidium of the Supreme Soviet on June 16, 1983. - Yuri Andropov 16 Haziran 1983 te Yüce Rusya'nın Başbakanlık Heyetinin başkanı seçilmişti.

seç
choosing

I made a big mistake when choosing my wife. - Karımı seçerken büyük bir hata yaptım.

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

seç
{f} elected

In 1860, Lincoln was elected President of the United States. - 1860'ta Lincoln, ABD başkanlığına seçildi.

Dwight Eisenhower was elected president in 1952. - Dwight Eisenhower, 1952'de başkan olarak seçildi.

band seçici
band selector
kanal seçici
(Teknik,Televizyon) channel selector switch
kanal seçici
tuner
program seçici
program selector
seç
(Bilgisayar) choose columns
seç
(Bilgisayar) select from
seç
single out

I don't think it's fair to single out Tom. - Tom'u seçmenin adil olduğunu sanmıyorum.

seç
{f} selecting

Tom did a pretty good job of selecting music for the dance. - Tom, dans için müzik seçimi konusunda iyi bir iş çıkardı.

seç
select

Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout. - Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.

The president shall be selected by majority vote. - Başkan çoğunluğun oyu ile seçilecek.

seç
pick on

I have to pick one of them. - Onlardan birini seçmek zorundayım.

You have to pick one. - Bir tane seçmek zorundasın.

seç
pick out

You can pick out any book you like. - Beğendiğin kitabı seçebilirsin.

Please help me pick out a sweater which matches my new dress. - Lütfen bana, yeni elbiseme uyan bir süveter seçmede yardım et.

seç
{f} selected

He selected a Christmas gift for her. - Onun için bir noel hediyesi seçti.

She selected a blue dress from the wardrobe. - Elbise dolabından mavi bir elbise seçti.

seç
choose, select
bant seçici
band selector
basamak seçici
(Elektrik, Elektronik) digit selector
dijital seçici arama
(Askeri) digital selective calling
geri vites seçici öbeği
(Otomotiv) reverse selector hub
gerilim seçici
voltage selector
grup seçici
(Elektrik, Elektronik,Teknik) group selector
güvenlik yardımı; seçici özellik (Küresel Konumlama Sistemi (GPS)); baş danışman
(Askeri) security assistance; selective availability (GPS); senior adviser; situational awareness; staging area; stand-alone switch
hat seçici
line selector
hedef seçici
(Askeri) target selector
istasyon seçici
(radyo) station selector
iyon seçici elektrot
(Tıp) ion selective electrode
kanal seçici
channel selector
muhtaç olan seçici olamaz
beggars can't be choosers
oluk seçici
(Televizyon) programselector
oluk seçici
tuner
resim seçici
vision mixer
sayfa seçici
(Bilgisayar) sheet selector
sayı seçici
digit selector
sayısal seçici
numerical selector
seç
singleout
silah seçici
(Bilgisayar) gun selector
son seçici
final selector
taban seçici
(Denizbilim) substratum chooser
yön seçici
direction selector
seçici
المفضلات