1986'ya kadar İngiltere'nin okullarında, çocukları kemerlerle, değneklerle ve sopalarla cezalandırmak yasaldı.
- Until 1986, in the schools of England, it was legal to punish children with belts, sticks, and clubs.
Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu?
- What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?
Lütfen okul kurallarına uyun.
- Please follow the school rules.
Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
- You don't go to school on Sunday, do you?
O, her sabah okul binasına girerken onu selamlar.
- She greets him every morning as he enters the school building.
Yeni bir okul binası yapım aşamasında.
- A new school building is under construction.
Hukuk fakültesine gideceğim.
- I'm going to go to law school.
Tom, hukuk fakültesine gitmeye karar verdi.
- Tom made up his mind to go to law school.
Tom lisede öğretmek için nitelikli değil.
- Tom isn't qualified to teach high school.
O okulda öğretmekten vazgeçtiğinden beri ne kadar süre oldu?
- How long has it been since you gave up teaching at that school?
Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul.
- This is the school where she is teaching.
Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi?
- Didn't they teach you common sense as well as typing at the school where you studied?
Tom'un ebeveynleri onu özel okula göndermek için çok çalıştı.
- Tom's parents worked hard to send him to private school.
Tom'u yatılı okula göndermek sana her ay ne kadara mal oluyordu?
- How much was it costing you per month to send Tom to boarding school?
Bir okulda yüksek motivasyona sahip öğrencilerle ders vermek istiyorum.
- I'd like to teach in a school with highly-motivated students.
Kızım lisede ders vermek istiyor.
- My daughter wants to teach in high school.
Lisedeyken ne tarz müzikten hoşlanırdın?
- What kind of music did you like when you were in high school?
Tom Mary'nin okuldaki davranma tarzını görmezlikten gelmeye devam etmeyi reddetti.
- Tom refused to continue to ignore the way Mary was behaving at school.
Tom'un okulda bir sürü sorunları vardı.
- Tom had a lot of problems at the school.
Bizim tekne bir balık sürüsünü izledi.
- Our boat followed a school of fish.
Bizim tekne bir balık sürüsünü izledi.
- Our boat followed a school of fish.
Okula giderken Tom ile karşılaştım.
- I met Tom on my way to school.
Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
- You don't go to school on Sunday, do you?
Bizim güzel bir okul kütüphanemiz var.
- We have a nice school library.
Tom'u okula götürmen güzeldi.
- It was nice of you to drive Tom to school.
She took care to school her expression, not giving away any of her feelings.
We are enrolled in the same university, but I attend the School of Economics and my brother is in the School of Music.
Harvard University is a famous American postsecondary school.
The divers encountered a huge school of mackerel.
I'll see you after school.
This time I'm gonna school you..
These economists belong to the monetarist school.
... the value of elite schools, that's a very clear trend. ...
... incorporated in the high schools so the kids can actually see a ...