En güzel gül bile bir gün solacak.
- Auch die schönste Rose wird eines Tages welk.
Ay bile onun güzelliğini kıskandı.
- Sogar der Mond war auf ihre Schönheit neidisch.
Bazıları çoktan fazlasıyla sarhoştular.
- Einige waren schon ziemlich blau.
Gel bakalım, tavşancık! Yatağa girme vakti çoktan geldi.
- Komm, mein Häschen! Es ist schon Zeit, ins Bettchen zu hüpfen.
O zaten varmış olmalı.
- He should have arrived already.
Sen gelmeden önce ben zaten çıkmıştım.
- By the time you came back, I'd already left.
Halihazırda daha iyi hissediyorum.
- I already feel much better.
Ben istasyona vardığımda, tren çoktan hareket etmişti.
- The train had already started when I got to the station.
O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
- By that time I'll have already left.
Önceden kitabı okudun?
- You've already read the book?
Postacı önceden geldi mi?
- Has the mailman already come?
Zaten işte olman gerekmiyor mu?
- Shouldn't you be at work already?
Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi.
- His mother was already home from work and had supper prepared.
Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.
- The student has already solved all the problems.
Daha önce öğle yemeği yedim.
- I have already eaten lunch.
Tom sadece birkaç gün önce bir kamera aldı fakat çoktan kaybetti bile.
- Tom bought a camera just a couple of days ago, but he's already lost it.
Ben zaten biletimi aldım.
- I've already bought my ticket.
Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor.
- My son can already count to one hundred.
Fakat Pepperberg papağan ile çalışmanın daha şimdiden hayvanlara bakmanın şeklini değiştirdiğini söylüyor.
- But Pepperberg says working with the parrot has already changed the way of looking at animals.
Kuzenim halen dört yaşında.
- My cousin is already four years old.
Dil sınıfı için kompozisyonunu halen bitirmedin mi?
- Have you already finished your composition for language class?
It's already eleven. It's high time you were in bed.
- Es ist schon elf Uhr. Du solltest längst im Bett sein.
The day before yesterday you impressed everyone, but I already knew you.
- Vorgestern hast du alle beeindruckt, aber ich kannte dich schon.