Sami's family was much esteemed in Cairo.
- Sami'nin ailesi Kahire'de çok saygındı.
I've been invited to speak in front of esteemed groups such as yourselves.
- Sizin gibi saygın grupların önünde konuşmak için davet edildim.
Tom is a reputable and a trustworthy person.
- Tom saygın ve güvenilir bir kişidir.
Tom is reputable, isn't he?
- Tom saygın, değil mi?
That was a respectable performance, but it definitely wasn't sensational.
- Bu saygın bir performans oldu, ama kesinlikle heyecan verici değildi.
He seems like a respectable businessman, but he's really part of the Mafia.
- O saygın bir iş adamı gibi görünüyor ama aslında Mafyanın bir üyesidir.
Finding a decent man is more difficult than winning a lottery.
- Saygın bir insan bulmak bir piyango kazanmaktan daha zor.