saygın

listen to the pronunciation of saygın
التركية - الإنجليزية
esteemed

Sami's family was much esteemed in Cairo. - Sami'nin ailesi Kahire'de çok saygındı.

I've been invited to speak in front of esteemed groups such as yourselves. - Sizin gibi saygın grupların önünde konuşmak için davet edildim.

reputable

Tom is a reputable and a trustworthy person. - Tom saygın ve güvenilir bir kişidir.

Tom is reputable, isn't he? - Tom saygın, değil mi?

prestigious
respectable

That was a respectable performance, but it definitely wasn't sensational. - Bu saygın bir performans oldu, ama kesinlikle heyecan verici değildi.

He seems like a respectable businessman, but he's really part of the Mafia. - O saygın bir iş adamı gibi görünüyor ama aslında Mafyanın bir üyesidir.

important
commanding
respectable, respected, reputable, esteemed itibarlı, muteber
honorable
notable
decent

Finding a decent man is more difficult than winning a lottery. - Saygın bir insan bulmak bir piyango kazanmaktan daha zor.

valued
esteemed, respected
honourable [Brit.]
eminent
recognized
August
honourable
highly respected
{s} reputed
wellthoughtof
saygın kimse
notable
saygın kişi
worthy
saygın yaşlı adam
grand old man
kısmen saygın
semirespectable
son derece saygın
highly reputable
son derece saygın
highly regarded
yaşlı ve saygın
hoar
yaşlı ve saygın kimse
patriarch
التركية - التركية
Değerli, değeri anlaşılmış, en üst düzeye ulaşmış
Saygı gören, sayılan
Değerli, değeri anlaşılmış, en üst düzeye ulaşmış: "A. Ş. Hisar, Türk romanında saygın yerini haklı olarak almıştır."- H. Taner
Mutebber