She advocated equal rights for women.
- Kadınlar için eşit hakları savundu.
He advocates reform in university education.
- Üniversite eğitiminde reformu savunuyor.
Tom was green behind the ears when it came to defending himself in court.
- Tom, mahkemede kendini savunma konusunda daha çok toydu.
No one is defending my country.
- Kimse ülkemi savunmuyor.
They defended their country against the invaders.
- Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers.
- Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.
I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting.
- Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.