Dan knows very well how to deal with psychological warfare.
- Dan psikolojik savaşla başa çıkmayı çok iyi bilir.
Dan was in the special forces and they teach them psychological warfare there.
- Dan özel kuvvetlerdeydi ve onlar orada onlara psikolojik savaş öğretiyorlar.
War is a crime against humanity.
- Savaş, insanlık dışı bir suçtur.
He returned home from Europe in 1941, when the war broke out.
- O, 1941'de, savaş patlak verdiğinde Avrupa'dan evine döndü.
He cheated death many times on the battlefield.
- Savaş alanında defalarca kefeni yırttı.
Many soldiers suffered terrible wounds in the battle.
- Birçok asker savaşta kötü yaralardan acı çekti.
He was sent into combat.
- O, savaşa gönderildi.
The art of modern warfare does not necessarily require soldiers to be armed to the teeth to be effective as combatants.
- Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.
People fought over supplies.
- İnsanlar malzemeler için savaştı.
Tom fought with all his might.
- Tom bütün gücüyle savaştı.
Eisenhower had campaigned to end the war.
- Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.
This game has you battle against hordes of evil stoats.
- Bu oyun seni kötü gelincik sürülerine karşı savaştırır.
Tom began to experience remorse for his actions during the war.
- Tom, savaş sırasındaki eylemleri için pişmanlık duymaya başladı.
The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
- Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
That fight seemed like a life-or-death struggle.
- Bu savaş, bir yaşam ya da ölüm mücadelesi gibi görünüyordu.
There's no sign of a struggle.
- Bir savaş işareti yok.
Americans simply had no desire to fight.
- Amerikalıların sadece savaşmak için herhangi bir arzusu yoktu.
Without supplies, his army could not fight very long.
- Malzemeler olmadan, onun ordusu çok uzun savaşamadı.
The Winter War was a military conflict between Finland and the Soviet Union.
- Kış Savaşı, Finlandiya ile Sovyetler Birliği arasındaki askeri bir çatışmaydı.
The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.
- İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.
World War Two ended in 1945.
- 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı sona erdi.
The Second World War isn't over yet.
- İkinci Dünya Savaşı henüz bitmedi.
The fighting lasted one week.
- Savaş bir hafta sürdü.
We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war.
- Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.
Looting, raping, and plundering are common during wartime.
- Yağma, tecavüz ve talan, savaş sırasında yaygındır.
The wartime Congress had no money.
- Savaş Kongresi'nin hiç parası yoktu.