I sell clothing online.
- Ben çevrimiçi giysi satarım.
The dealer wants to sell a car.
- Satıcı bir araba satmak istiyor.
These are on sale everywhere.
- Bunlar her yerde satılıyor.
The sale of cigarettes should be banned.
- Sigara satışı yasaklanmalıdır.
Stamps are not sold in this store.
- Bu dükkânda pul satılmıyor.
I sold the house to advantage.
- Evi avantajlı şekilde sattım.
You can buy the ticket from the vending machine too.
- Otomattan da bilet satın alabilirsin.
There are also vendors who support Linux.
- Linux'u destekleyen satıcılar var.
The poor girl made a living by selling flowers.
- Zavallı kız, çiçek satarak geçimini sağladı.
He made a great deal of money selling milk.
- O süt satarak çok para yaptı.
Operasyon bir SAT timi tarafından yapıldı.
Dün cumartesi değil, pazardı.
- Yesterday was Sunday, not Saturday.
Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.
- In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.
Tom sundurmada oturdu ve gazete okudu.
- Tom sat on the porch and read the paper.
Tom akşam gazetesini okurken sundurmada oturdu.
- Tom sat on the porch, reading the evening paper.
Yaşlı bir adam otobüste yanıma oturdu.
- An old man sat next to me on the bus.
Kanepeye oturdu ve bacak bacak üstüne attı.
- He sat on the bench and crossed his legs.