satı

listen to the pronunciation of satı
التركية - الإنجليزية
sale, selling
{i} purchasing

I think you should probably see someone from Purchasing. - Sanırım muhtemelen Satın almadan biriyle görüşmen gerekiyor.

Purchasing power has greatly fallen. - Satın alma gücü çok düştü.

selling

I am selling a new car. - Ben yeni bir araba satıyorum.

This newspaper is selling fewer and fewer copies. - Bu gazete gittikçe daha az kopya satıyor.

sale

The salesperson persuaded her to buy the dress. - Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti.

The sale of cigarettes should be banned. - Sigara satışı yasaklanmalıdır.

التركية - التركية
Satma işi, satış
Adanmış
Satmak işi, satış
SATI'
(Osmanlı Dönemi) Yükselerek görünen. Nur saçan. Parlak
SATI'
(Osmanlı Dönemi) (Sâtı'a) Yükselerek meydana çıkan
satı çırpan
ilk kadın milletvekili
satı çırpan
Ankara'nın Kazan Köyü muhtarı iken Atatürk tarafından milletvekili olması sağlanan ilk kadın vekil