Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.
- Tom wanted a pencil with a softer lead.
Biraz daha yumuşak konuşur musunuz?
- Would you mind speaking a little softer please?
Biraz daha yumuşak konuşur musunuz?
- Would you mind speaking a little softer please?
Bir incitici söz ve bir küçümseme hariç, asla daha yumuşak tutkularla konuşmadı.
- He never spoke of the softer passions, save with a gibe and a sneer.
Buradaki iklim Moskova'dakinden daha ılımandır.
- The climate here is milder than in Moscow.
Buradaki hava Moskova'dakinden daha ılıman.
- The climate here is milder than that of Moscow.