sandıkla

listen to the pronunciation of sandıkla
التركية - الإنجليزية
{f} crate
A large open box or basket, used especially to transport fragile goods
To put into a crate
{n} a kind of hamper to pack earthenware in
To keep in a crate
- A timber case for an overseas shipment (often referred to as a liftvan)
the quantity contained in a crate
If something is crated, it is packed in a crate so that it can be transported or stored somewhere safely. The much repaired plane was crated for the return journey
A crate is a plastic or wire box divided into sections which is used for carrying bottles. A crate of something is the amount of it that is contained in a crate. We've also got a bonus quiz with crates of beer as prizes!. crate up to pack things into a crate
a rugged box (usually made of wood); used for shipping
A crate is a large box used for transporting or storing things. a pile of wooden crates A crane was already unloading crates and pallets
{f} pack in a crate or box
{i} wooden box; old car, old plane, piece of junk (Slang)
A box or case whose sides are of wooden slats with interspaces, used especially for transporting fruit
– A timber case for an overseas shipment (often referred to as a liftvan)
To pack in a crate or case for transportation; as, to crate a sewing machine; to crate peaches
Wood constructed box used for stone tables, plate glass and over sized pieces that are too large or fragile for cardboard cartons Also used for fragile artwork
put into a crate; as for protection; "crate the paintings before shipping them to the museum"
a rugged box (usually made of wood); used for shipping the quantity contained in a crate put into a crate; as for protection; "crate the paintings before shipping them to the museum
sandık
chest

Is everything you own in that chest? - O sandıkta sahip olduğun her şey mi?

He brought a chest, in which there were very valuable goods. - İçinde çok değerli eşyaların bulunduğu bir sandık getirdi.

sandık
coffer
sandık
{i} box

The people will decide at the ballot box. - İnsanlar sandıkta karar verecek.

When was the box opened? - Sandık ne zaman açılmıştı?

sandık
ballot box

The people will decide at the ballot box. - İnsanlar sandıkta karar verecek.

sandık
container
sandıklamak
incase
sandıklamak
box
sandık
case
sandıklamak
crate
sandık
ark
sandık
chest, coffer, box; crate; ballot box; bank; fund; cash department
sandık
caisson (used as a foundation); cofferdam
sandık
strongbox, coffer
sandık
soapbox
sandık
crate

One crate is still missing. - Bir sandık hâlâ kayıp.

I don't know what is in the crate. - Sandıkta ne olduğunu bilmiyorum.

sandık
box-like implement used for measuring sand or gravel
sandık
bank; organization administering a fund; credit union
sandık
(large) chest, trunk
sandık
hope chest, dower chest
sandık
cashier's office, treasurer's office
sandık
packing case
sandık
caseful
sandıklamak
to box; to crate; to pack (something) in a box or crate
sandıklamak
to box, to crate
التركية - التركية

تعريف sandıkla في التركية التركية القاموس.

Sandık
(Osmanlı Dönemi) A'BA
Sandık
(Osmanlı Dönemi) ULBE
sandık
İçine çeşitli şeyler konulan, tahtadan yapılmış, kapaklı ev eşyası
sandık
Bir kurumda para alınıp verilen yer
sandık
Yapılarda kum, çakıl gibi şeyleri ölçmek için kullanılan, üstü ve altı açık, dört köşeli tahtadan ölçü aleti
sandık
Kamu kesiminde çalışan personelin sosyal güvenlik işlerini yürüten kuruluş
sandık
Mahalle tulumbacılarının omuzda taşıdıkları sandık biçimi tulumba
sandık
Taşpınar Halılarında kullanılan dikdörtgen çerçeveye verilen ad
sandık
Kamu kesiminde çalışan personelin kendi durumunda düşük faiz ve taksitler hâlinde geri ödemek üzere borç para aldığı birim
sandık
İçine çeşitli şeyler konulan, tahtadan yapılmış, kapaklı ev eşyası: "Köhne kitap sandıklarının başında kendi sahiplerinden başka kimseler görünmüyordu."- Y. K. Karaosmanoğlu
sandık
Seçimlerde oy pusulalarının atıldığı kutu
sandıklamak
Sandık içine koymak, yerleştirmek, ambalajlamak
sandıkla
المفضلات