He is one of the greatest artists in Japan.
- Japonya'daki en büyük sanatçılardan biridir.
There is no room to doubt that he is a gifted artist.
- Onun yetenekli bir sanatçı olduğundan şüphe etmeye yer yok.
Mary is a charismatic performer, and really knows how to captivate her audience.
- Mary karizmatik bir sanatçıdır ve seyircisini nasıl cezbedeceğini gerçekten biliyor.
With both song and dance, the performers put on an excellent show.
- Hem şarkı hem de dans ile sanatçılar mükemmel bir gösteriyi sahneye koydular.
We are all free artworkers from all over the world.
He was raised in an artistic family.
- Sanatçı ruhlu bir ailede yetişti.
Tom is extremely artistic.
- Tom son derece sanatçı ruhlu.