The army suffered a staggering defeat.
The musician shook his head and pushed his little piano away.
- Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu itti.
Tom shook his head to say no.
- Tom hayır demek için kafasını salladı.
I felt the house shake.
- Ben evin sallandığını hissettim.
We felt the house shake.
- Evin sallandığını hissettik.
I rocked the baby on my knee.
- Bebeği dizimde salladım.
I rocked the baby in my arms.
- Bebeği kollarımda salladım.
The dog followed its master, wagging its tail.
- Köpek kuyruğunu sallayarak, sahibini izledi.
When the dog is happy it wags its tail.
- Köpek mutlu olduğunda kuyruğunu sallar.
Tom waggled his finger at Mary.
- Tom Mary'ye parmağını salladı.
I rocked the baby in my arms.
- Bebeği kollarımda salladım.
I rocked the baby on my knee.
- Bebeği dizimde salladım.
Don't you feel the house shaking?
- Evin sallanışını hissetmiyor musun?
Tom Skeleton was shaking and trembling in every limb.
- Tom Skeleton'un her organı sallanıyordu ve titriyordu.
Tom brandished a shotgun on Mary.
- Tom, Mary'nin üzerine bir av tüfeği salladı.
She shouted and threatened a policeman by brandishing a knife.
- O, polise bağırdı ve bir bıçak sallayarak tehdit etti.