Can you go to the seaside tomorrow?
- Yarın sahile gidebilir misin?
He is a waiter in a seaside restaurant.
- O bir sahil restoranda garsondur.
The natives of the North-West Pacific Coast of America were probably descendants of tribes from Asia.
- Amerika'nın Kuzey-Batı Pasifik sahili yerlileri muhtemelen Asyalı kabilelerin soyundandı.
According to the weather forecast, the typhoon is likely to approach the coast.
- Hava tahmini göre tayfunun sahile yaklaşması muhtemeldir.
What time of year do you usually like to spend time on the beach?
- Yılın hangi zamanında genellikle sahilde zaman geçirmek istersin?
Tom and his friends headed towards the beach.
- Tom ve arkadaşları sahile doğru gitti.
It's still too cold to go down to the shore.
- Sahile inmek için hâlâ çok soğuk.
He is 60 and still builds sand castles in the shore.
- O 60 yaşında ve hala sahilde kumdan kaleler inşa eder.
Timmendorfer Strand is a well-known beach town.
- Timmendorfer Strand tanınmış bir sahil kasabasıdır.
The city has a long coastline.
- Şehrin uzun bir sahil şeridi var.
As far as I can tell, the coast is clear.
- Bildiğim kadarıyla sahil açık.
According to the weather forecast, the typhoon is likely to approach the coast.
- Hava tahmini göre tayfunun sahile yaklaşması muhtemeldir.
When I was a child, I used to go to the seashore every summer.
- Ben bir çocukken, ben her yaz sahile giderdim.
They made for the seashore.
- Onlar sahile doğru gitti.
Blackpool is a coastal town.
- Blackpool bir sahil kasabasıdır.