We went to the coast for our summer vacation.
- Yaz tatilimiz için sahile gittik.
The natives of the North-West Pacific Coast of America were probably descendants of tribes from Asia.
- Amerika'nın Kuzey-Batı Pasifik sahili yerlileri muhtemelen Asyalı kabilelerin soyundandı.
Tom walked along the shore alone.
- Tom tek başına sahil boyunca yürüdü.
I found a beautiful shell on the shore.
- Sahilde güzel bir kabuk buldum.
Can you go to the seaside tomorrow?
- Yarın sahile gidebilir misin?
An elevated seaside bike path collapsed in Rio.
- Rio'da bir yüksek sahil bisiklet yolu çöktü.
Tom and his friends headed towards the beach.
- Tom ve arkadaşları sahile doğru gitti.
Tom and his friends sat on the beach and watched the boys swimming.
- Tom ve arkadaşları sahilde oturdu ve erkek çocuklarının yüzmesini izledi.
She sells seashells by the seashore.
- O, sahilde deniz kabukları satar.
They made for the seashore.
- Onlar sahile doğru gitti.
Blackpool is a coastal town.
- Blackpool bir sahil kasabasıdır.
Timmendorfer Strand is a well-known beach town.
- Timmendorfer Strand tanınmış bir sahil kasabasıdır.
The city has a long coastline.
- Şehrin uzun bir sahil şeridi var.
We drove along the coast.
- Sahil boyunca arabayla gezdik.
Driving along the coast is wonderful.
- Sahil boyunca araba sürmek harika.
A coast guard helicopter approached the ship.
- Bir sahil koruma helikopteri gemiye yaklaştı.