Neden bize seninle kimin gittiğini anlatarak başlamıyorsun?
- Why don't you start by telling us who went with you?
Tom onlara bir hikaye anlatarak bir grup çocuğun önünde oturuyordu.
- Tom was sitting in front of a group of children, telling them a story.
Tom fıkraları anlatmada iyi değildir.
- Tom isn't good at telling jokes.
Tom fıkra anlatmada iyidir.
- Tom is good at telling jokes.
Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.
- Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.
Onu dolaylı olarak anlatıyorsun, değil mi?
- You are telling it second hand, aren't you?
Benim bu konuda ona canım bir şey söylemek istemiyor.
- I don't feel like telling her about it.
Ne zaman hastalanacağımızı söylemek imkansız.
- There is no telling when we will fall ill.