Hikayenin en üzücü kısmı söylenilmek için kalır.
- The saddest part of the story remains to be told.
Bu öylesine hüzünlü bir hikaye.
- This is such a sad story.
Hüzünlü şarkılar söylemeyi sevmez.
- She doesn't like to sing sad songs.
Haberi duyduğumda çok üzgün hissettim.
- I felt very sad when I heard the news.
Şu ağacın altındaki genç kadın üzgün görünüyor.
- The young woman under that tree looks sad.
Sevilmemek üzücüdür fakat sevememek çok daha üzücüdür.
- It is sad not to be loved, but it is much sadder not to be able to love.
Üzücü hikaye bizi ağlattı.
- The sad story moved us to tears.
Tom üzüntülü olduğunu söyledi.
- Tom said that he was sad.
Yaşlı adam üzüntülü bir şekilde güldü.
- The old man laughed sadly.
Sanırım hiç arkadaşının olmaması iç karartıcıdır.
- I think it's sad to not have any friends.
Sanırım hiç arkadaş olmaması iç karartıcı.
- I think it's sad to have no friends.
Acılı şarkıları dinlemek beni mutlu eder.
- Listening to sad music makes me happy.
Yaşlı adam acı bir şekilde gülmeye başladı.
- The old man started to laugh sadly.
Acılı şarkıları dinlemek beni mutlu eder.
- Listening to sad music makes me happy.
Ne kadar hüzünlü ve acıklı!
- How sad and pathetic!
Film öyle acıklı idi ki herkes ağladı.
- The movie was so sad that everybody cried.
Senin aşkın olmadan hayatım çok kederli olurdu.
- Without your love, my life would be very sad.
Bana böyle hüzünlü bakma.
- Don't give me such a sad look.
Birdenbire çok hüzünlendim.
- I suddenly became very sad.
Üzüntüsünü yenmesi için ona yardım etti.
- She helped him overcome his sadness.
O, bana üzüntülü şekilde baktı.
- She looked sadly at me.
Hüzünlenmeyi seviyorum. Çoğu insanın üzücü duygudan kaçmaya çalıştığını biliyorum. Fakat sanırım bu yanlış.
- I like to feel sad. I know that most people try to avoid any kind of sad feeling. But I think that is wrong.
Birdenbire çok hüzünlendim.
- I suddenly became very sad.
Vprose Sir Guyon, in bright armour clad, / And to his purposd iourney him prepar'd: / With him the Palmer eke in habit sad, / Him selfe addrest to that aduenture hard .
She gets sad when he's away.
And thus they strekyn forth into the stremys, many sadde hunderthes.
That's the saddest-looking pickup truck I've ever seen.