تعريف sağlık في التركية الإنجليزية القاموس.
- health
A healthy man does not know the value of health.
- Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
A carrot is a healthy snack.
- Havuç sağlıklı bir aperatiftir.
- sanitary
Sanitary conditions in the refugee camps were terrible.
- Mülteci kamplarındaki sağlık koşulları çok kötüydü.
- welfare
- sense of well being
- fitness
- well being
- sanitarian
- curative
- hygienic
- soundness
- health; sanitary
- healthy
Is eating fish as healthy now as it used to be?
- Balık yemek eskiden olduğu kadar şimdi sağlıklıklı mıdır?
A carrot is a healthy snack.
- Havuç sağlıklı bir aperatiftir.
- wellness
- medical
It would be unethical for me to tell you about Tom's medical problems.
- Tom'un sağlık problemlerini sana anlatmak etik olmazdı.
Tom can't get along on his salary because he has high medical expenses.
- Tom yüksek sağlık giderleri olduğu için maaşıyla geçinemiyor.
- healthiness
- salubrity
- healthcare
Some healthcare workers spend more time doing paperwork than taking care of patients.
- Bazı sağlık çalışanları hastalara bakmak yerine evrak işleri yaparak daha çok zaman geçirmektedirler.
- (Tıp) tonicity
- wellbeing
- sağlık taraması
- Medical screening
- sağlık bilgisi
- hygiene
- sağlık kontrolü
- physical
I had a physical checkup.
- Ben bir sağlık kontrolü yaptırdım.
Tom gets a physical once a year.
- Tom yılda bir kez sağlık kontrolü yaptırır.
- sağlık önlemleri
- sanitation
- sağlık bakanlığı
- Ministry of Health
- sağlık bilimleri
- Health sciences
- sağlık karnesi
- (Ticaret) health record
- sağlık kurulu raporu
- medical board report
Kamu kurum ve kuruluşları tarafından istenen sağlık ve sağlık kurulu raporlarının hastane ve çalışanlarının iş yükü ile bürokrasi ve kırtasiyeciliği artırması nedeniyle sağlık ve sağlık kurulu raporu sayısının azaltılması amacıyla bir çalışma yürütülmüştü.
- sağlık ocağı tabipliği
- Health Station PhysicianCommunity Health Center Doctor
- sağlık personeli
- Health personnel, medical personnel
- sağlık taraması
- health screening
- sağlık uygulama tebliği
- medical enforcement declaration
- sağlık çalışanı
- Health worker
- Sağlık Dairesi Başkanı
- (Askeri) supergroup; Surgeon General - süper grup; Genel Sağlık Servisinde Başhekim (ABD)
- Sağlık olsun
- Never mind!
- Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı
- Ministry of Health
- sağlık belgesi
- health certificate
- sağlık belgesi
- bill of health
- sağlık bilgisi
- sağlıkbilgisi
- sağlık bilimci
- hygienist
- sağlık durumu
- health
Tom is in poor health.
- Tom'un sağlık durumu kötü.
Tom is in good health.
- Tom'un sağlık durumu iyi.
- sağlık ekibi
- firm
- sağlık fiziği
- health physics
- sağlık görevlisi
- health officer
- sağlık görevlisi
- government health official
- sağlık görevlisi; ay
- (Askeri) medical officer; month
- sağlık hizmet desteği
- (Askeri) health service support
- sağlık hizmet lojistik desteği
- (Askeri) health service logistic support
- sağlık ile ilgili istatistikler
- vital statistics
- sağlık kontrolü
- checkup
When was the last time you had a complete checkup?
- En son ne zaman tam bir sağlık kontrolü yaptırdın?
I had a physical checkup.
- Ben bir sağlık kontrolü yaptırdım.
- sağlık kontrolü
- physical examination
- sağlık kontrolü
- check up
- sağlık kontrolü
- medical examination
- sağlık koruma
- sanitation
- sağlık memuru
- medical officer
- sağlık memuru
- health officer
- sağlık meraklısı
- health freak
- sağlık merkezi
- health centre
- sağlık muayenesi
- physical examination
- sağlık ocağı
- cottage hospital
- sağlık ocağı
- village clinic
- sağlık olsun!
- (Konuşma Dili) Never mind./It's all right./Don't worry about it
- sağlık raporu
- bill of health
- sağlık raporu
- medical report
- sağlık raporu
- health certificate
- sağlık raporu
- health report
- sağlık sigortası
- sick insurance
- sağlık sigortası
- Medicare
- sağlık sigortası health
- in . S
- sağlık topu
- medicine ball
- sağlık uzmanı
- sanitarian
- sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı
- the Ministry of Health and Social Services
- sağlık ve güvenlik
- (Hukuk) health and safety
- sağlık yoklaması
- general medical check-up, physical examination, physical
- sağlık, moral ve refah
- (Askeri) health, morale, and welfare
- eline sağlık
- thank you
- eline sağlık
- god bless your hands
- holistik sağlık
- (Tıp) holistic health
- iyilik sağlık
- fine
- ordu sağlık teşkilatı
- (Askeri) medical department
- ulusal sağlık hizmeti
- national health service
- ulusal sağlık hizmetleri
- (Tıp) national health service
- iyilik sağlık
- thanks
- bitki sağlık sertifikası
- (Ticaret) phytosanitary certificate
- Birleşik Devletler Kara Kuvvetleri Sağlık İyileştirme ve Koruyucu Hekimlik Merke
- (Askeri) US Army Center for Health Promotion and Preventive Medicine
- Dünya Sağlık Örgütü
- (Hukuk) World Health Organisation (WHO)
- Merkezi Ölçü ve İşaret İstihbaratı Teşkilatı; sağlık dairesi başkanı; baş askeri
- (Askeri) Central Measurement and Signature Intelligence (MASINT) Organization; chief medical officer; chief military observer; civil-military operations; collections management office(r); configuration management office
- Silahlı Kuvvetler Sivil Personel Sağlık Hizmetleri Programı
- (Askeri) Civilian Health and Medical Program for the Uniformed Services
- acil sağlık hizmeti
- (Tıp) emergency health service
- ağzına sağlık koçum
- cry of approval
- ağzına sağlık koçum
- (Ünlem) hear! hear!
- ağzına sağlık koçum
- expression of agreement
- belediye sağlık hizmetleri
- municipal health services
- belediye sağlık işleri
- municipal health services
- bireysel sağlık sigortası
- (Sigorta) private health insurance
- bozuk sağlık durumu
- ill health
- emekli sağlık sigortası
- (Ticaret) retiree medical
- eve gelen sağlık görevlisi
- health visitor
- ferdi sağlık sigortası
- (Sigorta) individual medical insurance
- ferdi sağlık sigortası
- (Sigorta) individual health insurance
- ferdi sağlık sigortası
- (Sigorta) private medical insurance
- ferdi sağlık sigortası
- (Sigorta) private health insurance
- füze uyarı almacı; moral, sağlık ve eğlence
- (Askeri) missile warning receiver; morale, welfare, and recreation
- genel sağlık
- (Hukuk) public health
- hastalık sağlık/sayrılık bizim için
- (Atasözü) Any of us can be afflicted by illness (therefore we ought to take precautions against it)
- hava sağlık filosu
- (Askeri) aeromedical staging squadron
- hava sağlık izolasyon timi; otomatik teşhis teknolojisi
- (Askeri) aeromedical isolation team; automated identification technology
- hava sağlık ocağı
- (Askeri) aeromedical staging facility
- her işin başı sağlık
- (Atasözü) The success of a project is greatly dependent on the good health of those involved in it
- iyilik sağlık
- (Konuşma Dili) Everything's fine./All's well
- kamu sağlık hizmeti
- (Askeri) Public Health Service
- karma sağlık kurulu
- (Askeri) mixed medical commission
- kaza ve sağlık
- (Sigorta) accident and health
- kuvvet sağlık korunması
- (Askeri) force health protection
- mesleki sağlık hizmetleri
- occupational health services
- mesleki sağlık ve güvenlik
- (Ticaret) operational health & safety
- muharebe sağlık desteği
- (Askeri) combat health support
- pazarlama sağlık hizmetleri
- (Tıp) marketing of health services
- personel sağlık raporu
- (Askeri) individual medical record
- psiko-sosyal sağlık
- psiko-social health
- sonrası sağlık
- (Konuşma Dili) 1. That's all!/That's the long and short of it! 2. Never mind!/Forget it!
- ulusal sağlık politikası
- (Tıp) national health policy
- ulusal sağlık programları
- (Tıp) national health programs
- veteriner sağlık denetlemesi
- (Askeri) veterinary sanitary inspection
- yardımcı sağlık hizmeti veren kimse
- paramedic
- zihinsel sağlık
- (Ticaret) good mental health
- zihinsel sağlık
- (Tıp) mental health
Tom and Mary are worried sick about their son, who has mental health problems.
- Tom ve Mary zihinsel sağlık sorunları olan oğullarıyla ilgili çok endişeli.
Do you have a mental health problem? You're always following me around. You're an adult so be more independent.
- Zihinsel sağlık sorunun mu var? Her zaman beni izliyorsun. Sen bir yetişkinsin o yüzden daha bağımsız ol.
- zihinsel sağlık koğuşu
- (Tıp) mental health wards
- Üstüme iyilik sağlık
- Good heavens!
- çevreye bağlı nedenlerle ortaya çıkan sağlık risk değerlendirmesi
- (Askeri) environmental health risk assessment
- özel kuvvetler sağlık çavuşu
- (Askeri) special forces medical sergeant
- üstünüze/üzerinize afiyet/şifalar/sağlık! May you
- stay in good health! (said while talking about an illness)
- İyilik sağlık
- Fine, thanks