sığdır

listen to the pronunciation of sığdır
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) fit

Tom was able to fit everything he owned into one suitcase. - Tom'un bir bavul içine sahip olduğu her şeyi sığdırması mümkün oldu.

How did you fit a briefcase into your pocket?! the woman asked, stunned. - Şaşırmış bir şekilde Nasıl olur da cebinin içine çantayı sığdırdın?! diye sordu kadın.

(Bilgisayar) fit to
sığ
shallow

The river was shallow at that point. - Nehir o noktada sığdı.

The pond is too shallow for swimming. - Havuz yüzülemiyecek kadar çok sığ.

sığ
superficial

You're just so superficial and shallow. - Sen sadece çok yüzeysel ve sığsın.

Sığ
ity
metni otomatik sığdır
(Bilgisayar) autofit text
metni sığdır
(Bilgisayar) fit text
sığ
fordable
sığ
shoaly
التركية - التركية

تعريف sığdır في التركية التركية القاموس.

sığ
Derinliği az
sığ
Derinliği az, dibi yüzeyine yakın olan (göl, deniz, akarsu vb.): "Mercan adaları sığ bir kayalığın etrafını alırlar."- S. F. Abasıyanık
sığ
Derinliği az, dibi yüzeyine yakın olan
sığ
Dibi yüzeyinden veya ağzından yakın olan
sığ
Ayrıntıya inmeyen, yeterli olmayan, yüzeyde kalan