süzme

listen to the pronunciation of süzme
التركية - الإنجليزية
straining
infiltration
percolation
strained; filtered
slang very tricky person, fox
straining; filtering, filtration; percolation
filtering, filtration, percolation, decantation; looking attentively; strained
filtering
filtration
(Tarım) drainage
looking attentively
(Tarım) dripping
eyeing
strained

Do you like strained yogurt? - Süzme yoğurdu beğeniyor musun?

(Bilgisayar) filter

Mary uses a paper filter to strain coffee. - Mary kahveyi süzmek için kağıt filtre kullanır.

decantation
süzmek
filter

Mary uses a paper filter to strain coffee. - Mary kahveyi süzmek için kağıt filtre kullanır.

süzme aygıtı
filtering apparatus
süzme bal
run honey
süzme bezi
filter cloth
süzme cenderesi
filter press
süzme et suyu
clear soup
süzme hızı
rate of filtration
süzme kabı
decanter
süzme künkü
drainage pipe
süzme peynir
cottage cheese

My mother loves to eat cottage cheese. - Annem süzme peynir yemeyi sever.

Cottage cheese is my favorite food. - Süzme peynir benim en sevdiğim yiyecektir.

süzme sifonu
drain trap
süzme torbası
filtering bag
süzme yoğurt
strained yoghurt
süzme yoğurt yogurt which has been strained until it has reached
the consistency of cream cheese
sürekli süzme
permanent filtration
süzmek
leach
ileri süzme
(Bilgisayar) advanced filter
süz
(Bilgisayar) filter for
süzme peynir
(Gıda) farm cheese
süzme yoğurt
(Gıda) condensed yoghurt
süzmek
(Bilgisayar) filter dos
süzmek
(Gıda) sieve
süzmek
filter out
süzmek
permeate
süzmek
distil
süzmek
eye from head to foot
yinelenen süzme
(Bilgisayar) replicable filter
süz
{f} filter

I'm not filtering your tea. - Ben senin çayını süzüyorum.

Mary uses a paper filter to strain coffee. - Mary kahveyi süzmek için kağıt filtre kullanır.

süz
filter out
süz
filtrate
süzme peynir
pot cheese
süzmek
ogle
süzmek
scan
Süzme yoğurt
strained yogurt
dosya süzme
(Bilgisayar) file filtering
mum süzme
(Arılık) wax extraction
mum süzme makinesi
(Arılık) wax extractor
süzmek
drain
süzmek
strain

Mary uses a paper filter to strain coffee. - Mary kahveyi süzmek için kağıt filtre kullanır.

süzmek
to filter; to strain; to eye from head to foot, to look attentively
süzmek
infiltrate
süzmek
measure
süzmek
to lower (one's eyelids) languorously: Gözlerini süzdü. She let her eyelids droop languorously
süzmek
filtrate
süzmek
to give (someone) the once-over, give (someone) an appraising glance
süzmek
percolate
süzmek
eye
süzmek
to strain; to filter; to strain (the residue) out of (a liquid): Sirkenin tortusunu süzdü. He strained the sediment out of the vinegar
süzmek
clarify
süzmek
bolt
süzmek
contemplate
süzmek
settle
süzmek
pan
yerinde süzme
(Çevre) in situ leaching
şerbet süzme
juice straining
التركية - التركية
Süzülmüş olan, süzülerek elde edilen
Kötü, aşağılık, malın gözü (kimse)
Süzmek işi
Katışıksız, saf: "Son derece zeki babalardan süzme salak oğulların çıktığı görülmüştü."- A. İlhan
Katışıksız, saf
süzme bal
Peteklerden süzülerek elde edilen bal
süzme yoğurt
Bir torbaya konularak suyu süzülen yoğurt
Süzmek
(Osmanlı Dönemi) TERSİN
süzmek
baygın ve anlamlı bakmak
süzmek
Gözle, inceleyerek, dikkatle bakmak
süzmek
Bazı sıvıların yoğunlaşmasına yol açan, katı ve tortulu maddeleri bu sıvılardan ayırmak
süzmek
Bir sıvıyı, içindeki katı maddelerden ayırmak için bez veya delikli bir kaptan geçirmek
süzme
المفضلات