The game has been indefinitely postponed.
- Oyun süresiz ertelendi.
The Regency Hotel was closed indefinitely.
- Regency Oteli süresiz olarak kapatıldı.
The Regency Hotel was closed indefinitely.
- Regency Oteli süresiz olarak kapatıldı.
Some cookies are stored indefinitely on users' hard drives.
- Bazı cookie'ler kullanıcıların sabit disklerinde süresiz olarak kaydedilir.
The union went out on a strike for an indefinite period.
- Sendika belirsiz bir süre için greve gitti.
I will stay here for a short period.
- Burada kısa bir süre için kalacağım.
If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
- Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
How much time does she need to translate this book?
- Bu kitabı tercüme etmek için ne kadar süreye ihtiyacı var?
One of Tom's problems is his short attention span.
- Tom'un problemlerinden birisi, dikkat süresinin kısa olmasıdır.
Tom has a short attention span.
- Tom'un kısa bir dikkat süresi var.
Some cookies are stored indefinitely on users' hard drives.
- Bazı cookie'ler kullanıcıların sabit disklerinde süresiz olarak kaydedilir.
We can't protect Tom indefinitely.
- Tom'u süresiz olarak koruyamıyoruz.
I suppose it's different when you think about it over the long term.
- Sanırım onun hakkında uzun süre düşündüğünde o farklıdır.
The president's term lasts four years.
- Cumhurbaşkanının görev süresi dört yıl sürer.
Keep distance from trucks and other vehicles when driving.
- Araba sürerken kamyonlardan ve diğer araçlardan uzak durun.
She was sent to a psychiatric hospital for an indefinite period of time.
- O belirsiz bir süre için bir akıl hastanesine gönderildi.
I looked after him for a period of time.
- Ben bir süre için onun bakımını üstlendim.
While there is life, there is hope.
- Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
Tom soon adapted himself to school life.
- Tom kısa sürede kendini okul hayatına alıştırdı.
Tom has made steady progress.
- Tom sürekli ilerleme kaydetti.
Her deathly paleness is due to long illness.
- Uzun süredir hasta olduğundan rengi bembeyaz olmuş.
Great successes are due to constant efforts.
- Büyük başarılar sürekli çabalar nedeniyledir.
He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.
- Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.
They went skiing during their date.
- Onlar buluşmaları süresince kayak yapmaya gittiler.
I want to leave these packages for a while.
- Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
- Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
I want to leave these packages for a while.
- Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
She pondered the question for a while.
- Soruyu bir süre düşünüp taşındı.
Dr. Valeri Polyakov, a Russian cosmonaut, was in space from January 8, 1994 to March 1995. He holds the record for the longest continuous stay in space.
- Dr. Valeri 8 ocak 1994 ten Mart 1995 e kadar uzayda kalan bir Rus kozmonottur. Uzayda en uzun süre kalma rekorunu elinde bulunduruyor.
Spacewalks usually last between five and eight hours, depending on the job.
- Uzay yürüyüşleri genellikle işe bağlı olarak, beş ve sekiz saat arasında sürer.
In the meantime you can just put on a sweater if you're cold.
- Bu süre zarfında eğer üşüyorsan sadece bir kazak giy.
The natives were tormented by a long spell of dry weather.
- Yerlilere uzun süre kurak havayla işkence yapıldı.
My season ticket expires on March 31.
- Benim sezon biletimin süresi 31 Martta doluyor.
The length of our stay there will be one week.
- Bizim orada kalma süremiz bir hafta olacak.
He can run a hundred meters in less than ten seconds.
- O, on saniyeden daha az bir süre içinde yüz metre koşabilir.
How long does Tony run every day?
- Tony her gün ne kadar süre çalışır?
A bout lasts about five minutes.
- Bir nöbet yaklaşık beş dakika sürer.