If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
- Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
Many have suffered oppression and misery for a long period of time under the rule of colonialism.
- Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir.
The room has been empty for a long time.
- Oda uzun süredir boş.
I haven't seen anything of him for some time.
- Bir süredir onunla ilgili bir şey görmedim.
What is the average life span in Japan?
- Japonya'da ortalama yaşam süresi nedir?
One of Tom's problems is his short attention span.
- Tom'un problemlerinden birisi, dikkat süresinin kısa olmasıdır.
The president's term of office is four years.
- Başkanın görev süresi dört yıldır.
The president's term lasts four years.
- Cumhurbaşkanının görev süresi dört yıl sürer.
Keep distance from trucks and other vehicles when driving.
- Araba sürerken kamyonlardan ve diğer araçlardan uzak durun.
Dan dated Linda for a very short period of time.
- Dan çok kısa bir süre için Linda'yla flört etti.
If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
- Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
As long as there's life, there is hope.
- Hayat olduğu sürece, ümit vardır.
Tom soon adapted himself to school life.
- Tom kısa sürede kendini okul hayatına alıştırdı.
Tom has made steady progress.
- Tom sürekli ilerleme kaydetti.
Great successes are due to constant efforts.
- Büyük başarılar sürekli çabalar nedeniyledir.
Applications are due by Monday.
- Başvurular için süre sonu pazartesi.
They went skiing during their date.
- Onlar buluşmaları süresince kayak yapmaya gittiler.
I'd like to go to Takayama during festival time.
- Ben festival süresince Takayama'ya gitmek istiyorum.
I want to leave these packages for a while.
- Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
They have lived here for a long time.
- Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
For a while she did nothing but stare at me.
- Bir süre bana bakmaktan başka bir şey yapmadı.
She pondered the question for a while.
- Soruyu bir süre düşünüp taşındı.
Air atoms and molecules are constantly escaping to space from the exosphere.
- Hava atomları ve molekülleri sürekli egzosferden uzaya kaçmaktadır.
Dr. Valeri Polyakov, a Russian cosmonaut, was in space from January 8, 1994 to March 1995. He holds the record for the longest continuous stay in space.
- Dr. Valeri 8 ocak 1994 ten Mart 1995 e kadar uzayda kalan bir Rus kozmonottur. Uzayda en uzun süre kalma rekorunu elinde bulunduruyor.
In the meantime you can just put on a sweater if you're cold.
- Bu süre zarfında eğer üşüyorsan sadece bir kazak giy.
The natives were tormented by a long spell of dry weather.
- Yerlilere uzun süre kurak havayla işkence yapıldı.
My season ticket expires on March 31.
- Benim sezon biletimin süresi 31 Martta doluyor.
The length of our stay there will be one week.
- Bizim orada kalma süremiz bir hafta olacak.
I have to go soon because I left the engine running.
- Motoru açık bıraktığım için kısa sürede gitmeliyim.
He did his best but soon saw that he could not compete with such a fast runner.
- O elinden geleni yaptı ama kısa sürede böyle bir hızlı atlet ile rekabet edemeyeceğini gördü.
A bout lasts about five minutes.
- Bir nöbet yaklaşık beş dakika sürer.