The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
- Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
I continually go to the market.
- Ben sürekli olarak pazara giderim.
If the universe is full of stars, why doesn't their light continually light up the entire sky?
- Eğer evren yıldızlarla doluysa, neden onların ışığı sürekli olarak tüm evreni aydınlatmıyor?
I am constantly forgetting names.
- Sürekli olarak isimleri unutuyorum.
I'm constantly telling her to behave herself.
- Ona sürekli olarak terbiyesini takınmasını söylüyorum.
A bird is incessantly singing in my balcony.
- Bir kuş sürekli olarak balkonumda ötüyor.
People are changing continuously.
- İnsanlar sürekli olarak değişiyorlar.
You cannot get along with him because he speaks continuously.
- O sürekli olarak konuştuğu için onunla anlaşamazsın.
The store closed down for good.
- Dükkân sürekli olarak kapandı.
He says he is leaving the country for good.
- O, sürekli olarak ülkeyi terk edeceğini söylüyor.
Sami consistently denied having an affair with Layla.
- Sami, Leyla ile ilişkisi olduğunu sürekli olarak reddetti.
Crime rates have been consistently decreasing over the past few decades.
- Suç oranları son birkaç on yılda sürekli olarak düşüyor.